30 Haziran 2025
Hayat biraz farklı oluyormuş.
Hayat 20’lerin başında, 10 küsürlerde biraz farklı. O zaman eğleniyorsun, geziyorsun, tozuyorsun, eee arada birde konuşuyorsun. 20’lerin sonuna doğru, 30’lara ilerlerken daha farklı oluyormuş. İnsan daha fazla konuşuyormuş, az aktivite yapıyormuş. Ondan dolayı arkadaş sayısında aktivite sayasına göre proportional bir şekilde azalıyormuş. Hayat takibi ki de yinede güzel bir şekilde devam ediyor. Hayat uzun arkadaşlar. Hayat uzun ve güzel!
30 Haziran 2025
Çocuklar için?
Çok sinirlendiğim bir konu: “Çocuklara izin vermiyoruz ondan bizde yapmıyoruz.” Çocuk bir çocuk, sen veya siz yetişkin bir bireysin veya bireysiniz. Çocuk kahve içmesin diye sende mi kahve içmeyi bırakacaksın? Kahve dedim ama bana göre kahve, size göre enerji içeceği veyahut alkol? Çocuk bu hayatta yerini bilmeli! Çocuk ile eş olmayı mantıklı bulmuyorum. Çocuk ile eş değilsin, çocuğun ebeveynisin veya ebeveynlerisiniz. Çocuğunu bu kadar “önemseyen” bir insan olursan zaman ile çocuktan sıkılacak ve onu bir yük olarak göreceksin. Çocuk senin hayatına eşlik olmalı, eş olmamalı!
Seri Bitti
7 Haziran 2025
Kaybettin mi gerçekten?
10.01.2023
Her şeyi kazanmak zorunda değilim. Bir ilişkiyi ben kaybettim deme cesarettinde bulunuyorum ve bahaneler arkasına sığınmaktan vazgeçiyorum. Yok zaten olmazdı çünkü o böyle, yok şöyleydi diye bahanelerden artık vazgeçtim.
(degisikilik yapmadim)
7 Haziran 2025
Eskiler daha sabırlı?
22.01.2023
O değilde arkadaşlar fark ettim ki televizyon izleyecesi olanlar bizim jenerasyon şimdiki jenerasyona göre çok daha sabırlı. Biz zamanında dizilerin reklamları, bir hafta yayınlamasını beklerdik. Yani hep bir bekleme içindeydik şimdi jenerasyon hiç bir şey beklemek zorunda değil. Bu bence bir yandan çok kötü bir şey. İlk zamanlarda bende zaman tasarrufu olarak görüyordum sonradan yinede aynı zamanı harcadığımı fark ettim.
7 Haziran 2025
Yetersizlik
28.04.2024
Kime ve neye göre yetersiziz?
Fazla mükemmeliyetçilik bizleri yetersiz hissettirebilir.
Yani aslında sorun kendi içindedir.
07.06.2025
Kendi içine dönüp bakınca? Bir şey görmedim. İyi olduğunu sanıyordum, doğrusu böyle olduğunu düşünüyordum. Her şeyin mükemmel olması lazım sanıyordum. Sonra geçenlerde Derya Balta mükemmeliyetçilik hakkında bir paylaşımda bulundu. Bir takipçisi geçmişte çok fazla eletirmiş olmaktan mükemmeliyetçilik doğduğu fark ettirdi bize. Sonra dönüp bende baktım takipçisi haklı…
7 Haziran 2025
Dünya’nın Dönmesi
13.11.2022
Dünya’nın dönmesi asıl bize bir örnek olmalı. Yaptığımız her iyiliğin ve her kötülüğün bize geri döneceği anlamı geliyor bence.
17.11.2022
“Şu dünya bile dönüyor sen
inat ettin dönmüyorsun.”
Soner Sarıkabadayı’nın şarkı sözlerini dinlerken birden dünya’yın döndüğü tekrardan farkına vardım.
07.06.2025
Farkında değiliz hiç bir şeyin farkında değiliz aslında. Bir farkına vardın mı? Ah yandın o zaman. Neden mi? Bir yol seçiyorsun ve sonrasına hiç bir şekilde elinde değil. Hiç bir şekilde hakim değilsin. Her şey korkunç ve mükemmel bir şekilde tasarlanmış. Ağzından çıkan kelimenin bile hakimi değilsin. Düşüncelerinin hakimi değilsin. Sadece bir Hakim var oda El-Hakim…
7 Haziran 2025
Ah Keşke!
22.03.2023
Keşke dedirtme kendine.
07.06.2025
Hayat motton keşke dedirtme kendine olsun. İçinde kalmasın. Her zaman bir önemli hamle yapacaksan hayatta ileriyi düşün ve deki “bunu yaparsam sonucu ne olacak” sadece önemli hamlelerde lütfen! Ömrünü komple öyle geçirmemelisin yoksa yavaşlarsın. Ömür yavaşlamak için çok kısa. Hayat değil ömür, senin ömrün. Hayat uzun, hayat uzun arkadaşlar. Senin diktiğin, yada diktirdiğin ağacın büyüdüğü belki görmeyebilirsin ama hayatta olanlar elbette görecektir.
Şimdi keşkeye dönelim mi?
Yok dönmeleyim :)
2 Haziran 2025
Kendini korumak kendi elinde!
Sadece ben konuşunca sarhoş gibi oluyorum, ertesi gün konuştuğumu her şeyi unutuyorum sayılır diyerek yazıyı 26.10.2022 ‘de başlamışım.
Bir arkadaş ortamında sadece ben konuşunca ertesi gün hiç bir şey hatırlamadığım olmuşluğu çok. Kendimi gerçekten ertesi gün sarhoşmuş gibi hissediyordum. Bu niye böyle oluyor? Kendinden çok ödün verince belkide zihin bulanıklığı yaşıyor insan. Buna dikkat etmek lazım. Nasıl yapılacak peki? Benden fazla bilgi isteyen insanlar ile aynı ortamlarda bulunmamaya dikkat ediyorum. Kendimi böylece bir şekilde koruyorum. Bulunmak zorunda kalırsan üstü kapalı konuşmak zorundasın. Kendini korumak kendi kendine elinde.
Seriye Devam
30 Mayıs 2025
Hiç bir zaman sadece bir iş yapmayın.
Hiç bir zaman sadece bir iş yapmayın ama yaptığınız işler arasında birine en çok odaklanın. Neden mi bir iş yapmayın? Çünkü onu kaybedince her şeyinizi kaybetmiş gibi hissedersiniz. Onu kaybetme ihtimali her zaman vardır. Tamer Karadağlı’nın geçenlerde eski bir videosuna denk geldim dizisinde bu çocuklar sadece okul okumamalı hayatında aynı zamanda yaşamalı diyor. Kesinlikle katılıyorum. Sadece okula odaklanmış insanlar tanıyorum onların şu an hayata adapte olma çabalarını görüyorum. Zorlandıkları hissetmemek imkansıza yakın. O enerjiyi gerçekten hissediyorsun. Aynısı iş hayatındada geçerli sadece bir iş ile meşgul oluyorsan onu kaybedince yada bitirince bir boşluğa düşüyor insan. Şimdi odaklanma konusuna gelelim Sakıp Sabancı’nın dediği gibi her şeyden biraz bilin bir şeyin her şeyini bilin. Bir uzmanlık alanınız olsun hayatınızda. Bunu bulmak o kadar kolay değil. Uzmanlık alanınızı nasıl bulursunuz? Ne kadar fazla hobiniz olursa o kadar hızlı uzmanlık alanınızı keşfedersiniz. Hobinizden ilerleyerek uzmanlık alınanızı bulabilirsin. Farklı insanlar ile tanıştığınızda onlara kendi hakkınızda bir şey sorun tabi ki sizi biraz tanıdıktan sonra. Nasıl biriyim sence? Böylece kendinizi başkasının gözündeyse görebilir kendinizi geliştirebilirsiniz. Bazen kendini insan yanlış algılayabiliyor hayatta ondan başkasının gözünden görmek iyi oluyor. Düşüncelerinizi göz önünden geçirin. Çocukken ne olmak istiyorum ve en önemlisi neden bunu istiyordum mesela. O neden sorusuna cevap bulmazsanız bir süre ortada kalırsın. Neden sorularına cevap bulmayı deneyin. Çocukken neler ile oynuyordun mesela. Bir sor bakalım çocukluğunda seni tanıyanlara?
30 Mayıs 2025
Dikkat zedelenme!
Hiç bir zaman param yok zaman yok deme. Eski arkadaşlarımın daima bahanesi vardı: param yok, zamanım yok. Şu anda hepsi para kazanması için çok zaman harcamaları ve çalışmak için ise çok para harcamaları lazım. Peygamber efendimiz kendinizi hiç bir zaman acındırmayın demiştir itibarınız zedelenir. Buna bir ekleme yapmak istiyorum sadece itibarınız değil ruhunuzda zedelenir. Zedelenmiş bir ruh eyvah, eyvah…
22 Mayıs 2025
Farkındalık?
Bir yere gidince son defa oraya gidecekmiş gibi, bir iş yapınca son defa o işi yapacakmış gibi.
Böyle oluşur farkındalık.
Son defa. Son defa.
Büyük bir cefa. Sonrası sefa.
Her şeyi daha iyi görüyorsun.
Son defa yürüyorum bu yollarda.
Sağımda papatyalar varmış, görüyorum ilk defa.
20 Mayıs 2025
İnsan içindekine benzer.
Bir insana, bir insana içinde fazla duygu besleyenice zaman geçtikte o insana benziyor. Bu bazen bir sevgidir bazen ise öfkedir. Sevgi her zaman pozitif değildir. Mesela o sevdiğin insanın negatif özellikleri varsa onun negatif özelliklerinin aynısı senin hayatına yansıyor. Öfke ise her zaman kötü değildir. Öfkelendiğin insan bazen o kadarda kötü bir insan değildir aslında. İnsanlar çoğunlukla bunları yaş alınca anlıyor. Bazı insanlar ebeveynlerine öfke ile büyüyor. O içindeki öfke onlara benzemesini sağlıyor ve onlara dönüşüyorlar. Onlara dönüşünce anlıyor ki “o kadarda yanlış, o kadarda kötü insanlar değillermiş” demeye geliyorlar. Demem o ki içinde kimseyi besleme. Arkadaşım dediği gibi duygularına yem vermeyi bırak.
19 Mayıs 2025
Sorular ?
Bazen bir insan hakkında kendine sorular sorarsın. O sorular cevaplanınca: Tüm sorular cevap aldı. Geriye ne kaldı? Sorusunu sorarsın. Yada o sorular öyle bir cevaplanır ki. İşte o zaman daha fazla soru sorarsın her şey tam olarak öyle başlar. Samimi bir arkadaşım ile sorularımız hiç bitmiyor. Nasılsın ile başlayan sorular hiç bir zaman bitmez. Hiç bir zaman nasılsın sorusu tükenmez. İnsan daima değişin bir varlıktır. Nasılsın? Değişken :)
Seriye Ara
8 Mayıs 2025
“Senin Gibi Olmak İsterdim.”
Bunu çok duyuyorum. Ve duyunca sinirleniyorum. Biri gibi olmak değil onun sahip olduğu enerjiye sahip olmak istiyorsunuz. Onun sahip olduğu enerjiye gelene kadar yaşadığı şeyleri kesinlikle istemezsiniz. Ne yaşadığını nerden biliyorsun mesela. Sosyal medyada insanlar ağladığı anı koymasını bekliyorsunuz anlamak için. Mutluluğu paylaştığı için mutsuzluğunu, acısını, derdinide mi paylaşması lazım? Mutlu bir kare görünce mutlu olmak: sosyal medya böyle kullanılır. Mutsuzluk içindeyken lütfen sosyal medyadan biraz uzak durun. Hayatınızı sorgularken sosyal medyadan uzak durun! Sosyal medya nasıl kullanılır diye bir kılavuz olması lazım bence. İnsanlar eskiden beyni kullanmak için kılavuza ihtiyaç olduğunu söylüyorlardı. Şu anda bence sosyal medya için kullanma kılavuzu olmalı.
8 Mayıs 2025
İnsanlar birbirine benzese bile herkes farklıdır ve çoğu bunun farkında değildir.
09.11.2022’de başladığım yazı
Zevk veren her şeyi yapmamak lazım.
Nefis terbiyesi önem verdiğim bir konudur hayatımda. Olmadığı için almamak nefis terbiyesi değildir bence olduğu halde almamaktır asıl mesele :)
Nefis terbiyesini önerim: mağazada dolaşıp hiç bir şey almadan çıkmak mı? Yok bunu yapmam galiba. Mağazada pek boş dolmam. Nefis terbiyesini en güzel gıda almıyla yapılır bence. Sadece senede bir ay yapmak ile olmuyor sanki. Yani bana yetmiyor. Evde fastfood, çikolata, cips gibi buldurup yememek mi sizce? Herkes için farklıdır bu konu. Herkes bunu kendine göre keşif etmeli. Revna Sarıgül’ün geçenlerlerde spor önerisi isteyen takipçilerine yaptığı paylaşım çok hoşuma gitti. Cardio yapınca iştahının açıldığı söyledi ve farklı sporlar denediği dile getirdi. İnsanlar birbirine benzese bile herkes farklıdır ve çoğu bunun farkında değildir.
8 Mayıs 2025
How Can I Get To Taksim?
23.08.2022’de başlamış olduğum yazı
Almanya’da kimse kimsenin işini yapmaz ama herkes kendi işini yapar. Türkiye’de bu olay biraz farklıdır sanki. Herkes her şeyi yapar ama kendi işini düzgün yapmıyor gibi… Peki niye böyle?
“How Can I Get To Taksim?”
Bu soruyu kendime ilk sorduğumda afalladım :) şimdi çözdüm gibi!
Öz saygı yok. Kendi özüne saygı yok. İnsanın kendi özüne saygısı olunca her zaman ona verilen işi düzgün yapar. Kendi özüne mükemmel bir saygın var ise o iş sana verilmeden işe koyulursun. Üzerine konuşmasını istemezsin, yapması gereken kendince zaten yaparsın. Peki ya kimse niye başkasının işini yapmaz. Hiç bir zaman başkasının işini yaparak onla gereksiz samimi olmazsın. Daima bir mesafen olur ve bence bu mesafe iyidir. “Fazla samimiyet saygıyı azaltır.” Fazla mesafe ise daima saygıyı çoğaltır.
8 Mayıs 2025
Vakit Geldi!
11.11.2021 ‘de başladığım yazı
Hayatımda bir eksiklik vardı bende bir değişikliklik istiyordum. Bir köpek sahiplenmenin mantıklı olduğunu düşündüm başta. Ve sonra yine düşündüm sadece bir boşluğu başka bir şeyle doldurmak mantıklı değildi. O şey gidince yine o boşluk gelecekti. Sonra karar verdim gerçekten bir köpek sahiplenmek istiyorsan önce mutlu olman o eksikliği tamamladıktan sonra sahiplenmen gerekiyor. Bu sadece bir hayvan için geçerli değildir. Bazen bir maddeyi alınca o boşluğu dorucağımızı sanıyorsun oysa ki içinde olan o boşluğu sadece bir süreliğine dolduruyoruz. Kendini tamamladıktan sonra: vakit o hayvanı sahiplenme yada o maddeyi alma vakti.
8 Mayıs 2025
2 kişilik ilişkiye 3. katma
04.11.2022’de başlanmış bir yazı
Her türlü 2 kişilik bir ilişkiye 3. kişi katma.
Mesela bir arkadaş ile tartışıyorsan ve bunu başkasına anlatıyorsun o aklında kalır daima. O arkadaşın ile samimiyetim azalır böylece. Artık ona hiç bir zaman tam dürüst olmazsın. Beraber yaptıklarından 100% keyif alamazsın. İçinde kalırsa unutursun bir gün ama dikkat et: O yaptıkları senin sınırları aşmış olmasın. Yada sana benim gibi “Niye çıkarmadı?” sorusunu sormuş olma. Dayım demeli kusursuz arkadaşlar ararsan, arkadaşsız kalırsın. Olur öyle şeyler deyip geçecek şeylerde var hayatta.
8 Mayıs 2025
Kalabalıklar içinde kendimiz
(Başlık Tavsiyesi: Kuzenim Nezihe Kasar)
13.08.2022 başlamış olduğum yazı
Ebru Cündübeyoğlu bir gün Beyaz Show’a konuk olmuştu. Ve sonra çok güzel cevaplar veriyordu. Biri çıkıp sordu ki önceden hazırlanmış mı bu cevaplar diye oda prova yaptım tabi evde demişti.
Sonrada gel zaman git zaman bende kendimi bir röportajdaymış gibi hissediyordum.
İşte o zaman yaptığım kendi “röportajları” biraz yazmışım.
Şimdi zaman yine geldi geçti. Ve fark ediyorum ben kendimi çok seviyorum. En çok kendim ile konuşmayı, en çok kendime soru sormayı seviyorum ve o sorulara cevap bulmayı ve sonra o soruları cevaplamayı.
“Karışık Yazılar: Yalnız hissettiğim anlarda sohbetlere daldım kendi kendime.
Baktım iyi gidiyor paylaşayım bunları.”
Yalnız kalmak ve yalnız kalmayı tercih etmek bunların arasında çok büyük bir fark var. “Çok Kalabalık Bir Yalnız” olmak ne kadar doğru bir şeydir? İnsanlar her zaman değer vermek ve sohbet etmek güzel bir şeydir. Ama insanların yanında olması ve senin kendini onların yanında yalnız hissetmek sanki pek doğru değil. Yalnızken gerçekten yalnız olmak, kalabalık içindeyken gerçekten o kalabalık içinde anı yaşamak.
8 Mayıs 2025
Kalp bozukluğu nasıl giderilir?
07.08.22 başlamış olduğum yazı.
İnsanın kalbi bozuk olunca, ahlakıda bozuk oluyor, dilide bozuk oluyor. Kimse kalkıp “benim ağzım bozuk olabilir ama içim tertemiz” “küfür ağzıma yakışmıyor ama hak edenin üzerine mükemmel duruyor” demesin. İnsanın küfürlü düşüncelerin beyninin içinden geçmesi bile doğru değildir. En halim insan ben değilim. Ama hepimiz halim olma adayıyız. Hz. Osman halimliği üzere melekler bile ona haya edermiş. Hz. Osman’ın halimliği nereden geliyor peki? İnsan yaşadığı gibi ölür derler. Hz. Osman’da öylede oldu diye düşünüyorum. Kuran-ı Kerim okurken şehit edilmiş. Biraz düşününce anlıyorsun günlük Kuran-ı -Kerim okumanın faydalarını sen direk görmezsen bile insanlar bunu fark ediyor. Gözünün içindeki nurdan belli oluyor. Soru: gözünün içindeki nur mu kalbime nakış gibi işliyor, yoksa kalbimin içindeki nur mu gözüne yansıyor?
7 Mayıs 2025
Yarım Bilgi
Biri bir gün bir ortamdan bir “bilgi” paylaşıyor. Bu bilginin sadece bir yönü paylaşılıyor. Ve son bilgiliyle ilerlensen büyük tehlike içine girersin. Her zaman kendine sormalasın: Peki ya karşı yönünden bu olaylar nasıl ilerledi? Ama biliyor musun en iyisine hiç bir zaman başkasının başkaları hakkında “bilgi” verdiği ortamlarda bulunmamak. Peygamber Eendimiz dediği gibi uyarmak, halen devam ediyorlarsa konuşmaya o ortamdan kalkmak. Ve benden bir öneri mümkün mertebe o ortamlara hiç bir zaman bulunmamaya çalışmak. Boynuz kulağı geçer mi?
Geçmiş Yazılar Serisi
6 Mayıs 2025
Hayallerinin
peşinden yine de koş!
Bazen bazı insanlar ile yollar ayrılır.
Ve sen artık o insanların gittiği yolda yürümek istemezsin.
Ve çıkıp gidersin.
Ama hayalleri kavuşmak için o yoldan gitmen lazım, o yoldan ilerlemen lazım.
Bırak o yoldan yürümeyi, o yolu bile ortadan kaldırmak istediğinde olabilir belki.
Biraz kendine zaman tanı ve yine hayallerin peşinden kendi yolundan gitmen lazım.
Gidince fark edeceksin: kendine zaman tanırken biraz geride kaldığını.
Ve sonra koşma vakti gelecek.
Koşabileceksin çünkü dinlendin.
Kendini zaman tanırken, kendini tanıdın!
Biliyorsun artık hayattan ne istediğini.
O Yol Sana Ait.
6 Mayıs 2025
Kazandın mı sahiden?
Günümüzde insanlar seviyorum dediği insanları çok fazla ilgisiz bırakıyor.
Bilmiyor galiba ilgisiz bırakırsan birini kaybedersin onu yada daha kötü onu hiç bir zaman tam bir şekilde kazanamazsın.
Kaybetmekten daha üzücü bir şey varsa oda kazandığı sanmaktır.
5 Mayıs 2025
Niye çıkarmadı?
Bazı insanları kötü günümde yanımdaydı diye çok hayatımda tuttuğumu fark ettim. Vefasızlık yapmak istemezken, kendime haksızlık yaptım.
''Kırıcı olmak istemedim, yalancı olmayı tercih ettim.''
Birde üstüne üstüne yalancı oldum.
Niye beni o kötü günlerimden çıkarmadı? Çıkınca anladım. Tek başıma çıkmadım ama geriye bakınca onun pek yardımcı olmadığı fark ettim, üzülerek.
Oysa ki en çok yanımda olandı?
En çok yanımda olan yazısı kalacak ama o artık o en çok yanımda olmayacak.
4 Mayıs 2025
“bir yol var” diyerek kendi yolunuza gidin, o yolda sizin olan sizi bulur.
Yıl 2022 bir tavsiye almıştım. Senin olan seni bulur. Pek tanımadığım bir insandan duymaya ihtiyacım olan şeyi duymuştum sanki. “Senin olan seni bulur.” Benim her zaman bir yolum vardı. O zamanlar o yolu şaşırmıştım. O yolu şaşırdığım zaman o kadar iyi geldi anlatamam. Sınavlara çalışmamda yardımcı oldu bu bir kaç kelime. Bir kaç kelime diye geçme. Bir kaç kelime hayat kurtarır bazen. Allah Teala sana bazen insanlar yollar. O insanlar sana bir şeyler söyler. İnsan sözü sanma onları. Sanırsan bir daha yollamaz haberin olsun. Onlar Allah Teala tarafından gönderilmiş insanlardır :))
27 Nisan 2025
Paylaşmak önemli.
Bir şeylerin farkına varmak bazen paylaşınca oluyor. Mesela bir fotoğrafı arkadaşların ile paylaşınca onları her biri o fotoğrafta başka bir şey görebiliyor ve bunu sana söyleyince sende artık o detaylara bakmaya başlıyorsun. Paylaşınca farkındalığın gelişiyor. Doğan Cüceloğlu’nun dediği gibi paylaştığın kadar mutlusun bu hayatta. Bunun için sosyal medyada fazla takipçi sayın olmak zorunda değil. Paylaşabilirisin özelden sevdiklerine, senin mutluluğuna mutlu olduğu emin olduğun insanlar ile. Senin kötü gününü bilenenler, iyi günlerinide görmeği hak ediyor bence :)
26 Nisan 2025
İlk fark ettiğin an bitmesi gerek!
Başıma çoğunlukla bir arkadaşlık ilişkisinde gelen büyük bir sorun:
“Yanlış tanımışım değil yanlış tanımak istemişim.” Benim hisselerim son zamanlarda kuvvetli olduğunu hissediyorum. Aslında daha önce bitmesi gereken arkadaşlıklara gereksiz şans verip uzattığımı fark ettim. En doğrusu aslında ilk fark ettiğin anda bitmesi gerekiyor diye düşünüyor muyum? Hayır, yinede öyle düşünemiyorum emin olmak zorundayım gibi bir hissiyattayım. Bu hissiyatın doğru olmadığında farkındayım ama konuda kesinlikle gelişmeye çalışacağım.
20 Nisan 2025
Yanlış mı yaptın?
Yanlış yaptıysan bu hayatta o zaman yaptığın yanlışı telafi edip ilerleyeceksin. Doğru yaptıysan bu hayatta o zaman doğru yapmaya devam edeceksin. Yaptığın doğrunun arkasında durmayacaksın hep daha fazla doğru yapacaksın! Kendi kararlarını kendin alman lazım bu hayatta. Yaptıklarının arkasında, daima kendinin karşında durman lazım bu hayatta. Böyle yaparsan sadece ilerleyebilir, böyle yaparsan sadece gelişebilirsin bu hayatta.
Bu hayat işte böyle! İşte böyle!
29 Mart 2025
Adil mi?
Ünlü insanlar bence kaliteli çevresinden ünlü oluyorlar. Kaliteli insandan kastım ünvanlı insanlar değildir. Çevresindeki konuşmaları dinleyerek, olayları gözlemleyerek ama onların yapmadığı girişimi yaparak ilerliyorlar bu hayatta.
Peki bu adil mi?
Kaliteli çevreni halen seviyor ve onlarla hayata devam ediyorsan bence adil.
Peki insan nasıl sever?
Sevdiği anar, andığı sever :)
25 Mart 2025
Günah Kategorisi
Hoşlanmadığı bir eylemi günah kategorisine koyan insanların sonu ne olacak? Bir keresinde bir sofrada biri sofrada konuşmalardan rahatsız olup sofrada konuşmak günah demişti. Bunun üzerine şaşırmış ve sofrada konuşmak Peygamber Efendimizin sünnetlerinden biri diyerek yanlış olduğu söylemiştim. Dönüp geriye bakınca iki problem görüyorum. Birincisi kendisinin hoşlanmandığı bir eyleme günah diyerek çocukları korkutarak Doğan Cüceloğlu’nun dediği gibi korku kültürünün artmasına sağlaması. İkinci problem ise Peygamber Efendimizin sünnetlerinden bihaber olup onun izinden gitmeye çalışması. Bir insanın izinden onun hayat tarzından habersiz olup gidemezsin. Evet bu millet okumuyor peki okumayan bir millete ne yapacaksın? Okumayan bir Müslüman milletine okuyanlar hakim olmalı ve o millete göre diziler, filmler, tiyatro oyunları hazırlamalı ve böylece görsel olarak onları şaşırtmalı.. okumayan bir millete vaazlar, podcastler, YouTube konuşmaları fayda etmez. Okumayan bir insanın ses hafızası iyi değildir. Onlara hiç bir şekilde ses ile ulaşamazsın.
24 Mart 2025
Zaman tasarrufu mu gerçekten?
Sosyal medyanın bize zaman tasarruf ettiğini düşünüyoruz. Ben bu konuda her zaman hem fikir değilim. Bir bilgiye daha kolay ulaşabildiğimizi düşünüyoruz mesela mutfaktaki bir pratik bilgiyi sosyal medyadan öğrenebiliriz. Bence mutfakta biraz fazla zaman geçirince bu bilgiye kendimizde ulaşabiliriz. Bu bilgiyi kendimiz ulaşınca daha fazla hafızamızda kalır ve tekrardan bakmak zorunda kalmayız.
Kişisel gelişim ile alakalı bir yazıyı okuyorsak mesela bazen tekrarlanabiliyor yazılar. Aynı yazıları tekrardan okumak zamanımızdan aldığını düşünüyorum. Bir kişisel gelişim kitabını okuduğumuz yazılar aynı kitapta genel olarak tekrarlanmıyor ve aynı zamanda kitabın güzel akışından mahrum kalıyoruz. Böylece kişisel gelişimi sosyal medyadan almak zaman tasarrufu değildir.
Peki ya eğlence? Eğlenceye bence sosyal medyada daha kolay ve daha hızlı ulaşabiliyoruz. Dakikalar süren bir dizideki komik sahneye saniyelerde ulaşabiliyoruz. Daha hızlı bir şekilde eğlenceye erişebiliyoruz. Peki ya eğlenceye bu kadar hızlı erişebiliyorsak, hüzünede aynı hızla. Bunu daima aklımızda bulundurmamız lazım. Ne kadar hızlı bir şekilde eğlenirse insan o kadar hızlıda hüzüne erişebilir. Bu insanın sağlığına zaman ile zarar verebilir.
18 Mart 2025
Anlayış ve Arkadaş?
Hayatta önce kendine anlayış gösterirsen insanları daha iyi anlayabilirsin. Bir insanım, dişil veya erile ayrılıyorum sonra bir kültüre sahibim ve en son olarak bir inanç kendime seçebiliyorum. Bir insanı önce insan olarak gördüğün zaman karşındakini yargılaman daha nadir oluyor. Bir insan sana yaptığı bir “hatayı anlatınca onu yargılamıyorsun. İnsanlık hali olur öyle şeyler diyerek geçiyorsun. Bir insan o “hatayı” tekrarlayınca ona destek oluyor ve bu “hatasını” bir daha tekrarlamamasını sağlarsan o zaman gerçek bir arkadaşsın.
14 Aralık 2024
Senin sahnen nedir?
Hayatta bir sahne tekrarlanınca bu demek oluyor ki yine oynanam lazım ey oyuncu!
Ey Oyuncu!
08.05.2023
Hayat bir filmdir.
Bu filmde insan oyuncudur.
Allah ise yönetmen.
Oyuncu sahneni tekrarlanması istemez.
Yönetmen ise bazı sahneleri tekrarlatabilir.
Ey oyuncu!
Güzel oynamadığın sahneyi yine oynarsın.
Ve bu Allah’tan gelen yeni bir şanstır. Bu sahnede eski sahnelerde yaptığın hatalar bir film şeridi gibi önünden geçerse yeme yanında yat. Tekrarlamazsın öylece aynı hatanı yada en azından tekrarlamamayı denersin. Denemekte bir adımdır. Hatalar istem dışı tekrarlanırsa Allah yine sahneyi tekrarlayacaktır. Taaaa ki o sahne mükemmel olana kadar. Şimdi asıl mesele hayattaki sahneni fark etmektir ve buda işte en zor olandır.
8 Aralık 2024
Bye bye rahatsızlık!
Hayatta bir şeyi unuttuğun zaman o senin sınavın olmaktan çıkıyor. Kafanda durup durup dönen bir şey varsa o senin sınavdır. Allah sana daima hatırlatır. Sen bazen kaçarsın çözmek istemezsin. Allah yine sana hatırlatır. Yine yine ve yine. Ama bir şeyi hatırlamıyorsan o senin sınavın olmaktan çıkar. 2023’de benim sınavım olmaktan çıktın sayın rahatsızlık.
Benim sınavım olmaktan çıktın ve bir daha geri gelemeyeceksin!
Sana söz veriyorum. Başkaları verdiğim sözde durarım!
4 Aralık 2024
Ulaşabilir?
Almanca bir şarkı sözü var: “Ich bin immer erreichbar, erreiche doch gar nichts.” Yani bana her zaman ulaşabililir ama ben hiç bir şeye ulaşamıyorum. Bu sözün tersini şu an yaşamaktayım. Bir şeyleri başarmaya başlayınca her zaman ulaşabilir olmadığımı fark ettim.
28 Kasım 2024
Odak noktasını.
Nasıl odak noktamı değiştirmem lazım?
Hayatta birden odak noktamızı değiştirirsek biraz zorlanabilir ve yine aynı odaklandığımıza geri dönmemiz maalesef kolaylaşır. Şimdi öncelikle kendimlze dönmemiz ve kendimizi keşif etmememiz lazım. Hayattan ne istediğimizi sorgulamamiz lazım. Bunu başardıktan sonra kendimize küçük küçük hedeflerle asıl hedefimize ulaşmamız lazım. Ve böylece uzun zamandır odaklandığımız gereksizliklerden kurtuluruz ve hayattımızı kendimize odaklanarak güzelleştiririz. Odak noktası örnek vermem gerekirse mesela bir önceki yazımdaki bitmiş arkadaşlıkları olabilir.
Kendi cizimim
28 Kasım 2024
Arkadaşlık konusunda toy.
Hayatta anlamam gereken önemli bir şey var oda arkadaşlıkların bazen sadece bir dönem olduğu. Yani hayat yolculuğumuzun sadece bir kısmında yer alan insanlar olduğu anlamam lazım. Maalesef bu konuda çok zorlanıyorum. Eskiyi unutamıyorum daha doğrusu unutmak istemiyorum. Bir ömür arkadaşlık edeceğimi sanıyordum bazı insanlar ile. Yollar bir şekilde bazı insanlardan ayrıldı. Sadece birisi ile gerçekten konuşarak yollarımızı ayırdık diyebilirim. Ondan geldi bu ayrılık istediği. Ben her zaman sonuna kadar varımdır hayatta. Bunu değiştirmem lazım galiba. Artık bitmişse bitmiştir demem lazım. Daha kurcalamam lazım. Yapamıyorum Ama! Galiba arkadaşlık konusunda bu hayatta toyum. Hep toy kalmayacağım söz veriyorum kendime. Peki bunu nasıl başarabilirim? Düşünüyorum, düşünüyorum ve düşünüyorum. Buldum ben artık bu insanlar ile aynı enerjiden değilim. Onlar eski enerjimde kaldılar. Hayatta karşıma aynı enerjiden olduğum insanları çıkartacak. Ve ben yeniliğe açık olacağım.
28 Ekim 2024
Multitasting
Farkındalık hakkında bir kitap okuyorum. Peki ne fark ettim? Benim düşündüğüm bir konu o kitapta konu olarak geçiyor. Bu ne demek oluyor? Sadece benim düşünmediğim çoğu kişisel gelişim konuların birbirine benzediği anlamına geliyor. Konu: Multitasking. Yani bir anda bir kaç işi yapmak. Ben bir ara podcast yada YouTube ‘da bir şeyler dinlerken işlerimi hallediyordum sonra fark ettim ki tamamen dinlediğim konulara konsantre olamıyorum ve bıraktım. Şimdi Multitasking geri dönersek. Bir anda sadece bir iş yapmak lazım diyor kitapta. Bir iş yapınca odak noktanı geliştirebilirsin. Bir işten kastım kahvenin suyu kaynarken oturup onu beklemek değil. Bir anda bir işten kastım kahve içerken sadece kahve içmek. Film izlerken sadece film izlemek. Telefonla uğraşınca sadece telefonla uğraşmak. Aynı anda bir kaç işi yapmamak. Birincisi çok daha keyifli ikinci çok daha güzel bir verim alıyorsun o işten.
4 Ekim 2024
Ne olduma üzülmek!
Bizi hayatta “neyim” üzmüyor aslında. Hayatta bize daha çok üzen bir şey varsa oda “neydim ne oldumdur”. Ben ne olduma çok üzülüyordum ve bir daha o kişi olacağıma hiç bir şekilde inanamıyordum. Gel zaman git zaman o kişi değil, o kişiden daha iyi oluyorsun. (Konu olmuştu aslında “kendin çıkmak”. ) Bir kural yada daha doğrusu bir şartı yerine getirebilirsen bu mümkün oluyor oda: her şeye rağmen iyi kalabilmek! Sadece iyi kalabilirsin bu mümkün. İyi olmak o kadarda zor bir şey değil aslında ama asıl mesele iyi kalabilmekte.
25 Eylül 2024
Hiç bir şeye önceden başlamamak!
Kendime göre bir kural listesi yapmayı düşünüyorum. Bunlardan biri hiç bir şeye önceden başlamamak olacaktır. Ön hazırlık yapmamak diyebilirim. Bir işe, bir okula yada bir göreve başlamadan önce ön hazırlıklar yaparız bazen. Onları ben yapmamam lazım. Ön hazırlıktan iş, okul öncesi alışverişi yada altyapıyı onlar için hazırlığı kast etmiyorum. Anında başlamayı kastediyorum. Böylece farkındalığımıza katkıda bulunuyoruz. Farkındalığımızı geliştiririz. Ben bu sefer böyle başladım önceden hazırlık yapmadım. Evet başta çok zorlandım ama şu an keyif alıyorum yeni başlangıcımdan.
15 Eylül 2024
Köyde Yaşam.
Köyde yaşamak farkındalığın tam ortasında yaşamaktır. Işıklar içinde olan bir şehirde ne zaman havanın karardığını pek anlamazsın. Köyde ise güneşin batışına şahitlik yaparsın. Ay’ın belirginliğini de şahitlik yaparsın köy’de. Köyün birde tarlası varsa işte o zaman tam farkındalığının cennetindesindir. İlk baharda çimlerin yeşerdiğini, yazın çileklerin olgunlaştığını ve çiçeklerin güzelliğini, sonbaharda ay çiçeklerini ve bal kabaklarını, kışın işte karı. Her zaman yağmıyor ama olsun kar diyelim geçsin. Kışın pek çıkmadığını anladınız bence yazımdan. Bu kış kendime söz daha fazla çıkacağım :)
9 Eylül 2024
Doğru insan diye bir şey yoktur.
Sosyal medyada çoğunlukla doğru insan tabiri geçiyor. Doğru insan böyle olmalı, doğru insan şöyle olmalı, doğru insan değilmiş demek ve benzeri. Bence doğru insan diye bir şey yoktur. Uygun insan diye bir şey vardır. Kendine uygun, çevreye uygun, ailene uygun insan vardır. Doğru insanı aramaya devam ederseniz yanlış insan olma yolunda ilerleyeceksiniz. Kendine uygun insanı zaten aramaya gerek yok. O sizi buluyor :)
2 Temmuz 2024
Müzik.
Hayatta yaptığımız eylemler bizlerin karakterini yansıtıyor bunu biliyoruz. Ama bazen yaptığımız eylemlerin arkasında farklı bir şeyler yatabiliyor. Mesela dinlediğimiz bir müzik. Saçma sapan müzik dinleyince apaçi olmazsın hemen. Bazen çok zeki bir insan olabilirsin mesela ve kafanı dağıtmak isteyebilirsin. Müslüm Gürses dinlemek her zaman mutsuzluk demek değildir. Bazen Müslüm Gürses dinleyip mutluluğunu törpülemek isteyebilirsin. Klasik müzik dinlerken elit olduğun anlamına gelmiyor. Bazen çok fazla düşünceye sahip oluyorsun ve arkada sadece fon müziği çalsın istiyorsun.
“Bazenler çoğalıyor bazen.” 🙃
26 Haziran 2024
Büyük Tartışma
Bu hayatta büyük tartışmaları önlemek lazım. Bir arkadaşlık ilişkisinde büyük bir tartışma olduktan sonra o arkadaşlık ilişkisi sabitliğini kaybediyor. Hiç bir zaman artık o tartışmadan önceki hale geri dönemiyorsun. Olaylar sakinleştikten sonra karışıklıkla af dilense bile ister istemez bir anlaşmazlıkta yine geri o büyük tartışmaya dönüyorsun. O yüzden büyük tartışmaları önlemek lazım.
Geri Dönüş
23 Mayıs 2023
Etki Alanım
Doğan Cüceloğlu’nun Podcastlerindem birinde geçen “Etki alanım” deyişini çok beğendim. Şimdi biraz inceleme zamanı. Neler benim etkileşim alanıma giriyor? Mesela mükemmel bir anne olmak benim etkileşim alanımda değil çünkü iki kişiyi etkiliyor annelik. İki kişiden kastım anne ve çocuk. İki kişiyi etkilediği an bir şey artık senin etki alanın içerisinde değil diyebiliriz. Yine düşünelim: “mükemmel bir insan olmak istiyorum”. Bu sefer mükemmelik yine söz konusu ama bizim etki alanımıza giriyor. Biz bunu tam tamına yani yüzde yüz kontrol edemesek bile mükemmelpliğe doğru çok büyük katkıda bulunabliliriz.
21 Mayıs 2023
Hedef belirledikten sonra zorlanıyor insan.
Nedense çok akıcı bir şekilde ilerliyordu yazılarım ta ki bir hedef belirleyene kadar. (Hedef: Her Mayıs günü için en az bir yazı.)Ben bu hayatta hedef belirlemem lazım onu fark ettim. Yine çok farkındalık içindeyim :) Hedef belirleyince motivasyonum düşüyor galiba. Yada hedefimi insanlar ile paylaşınca hedefimin enerjisi mi düşüyor ne? Olabilir her şey olabilir. Hayatta böyle diyebilir miyiz? Bir hedefimiz olmayınca daha akıcı mı gidiyor sanki? Bir hedefimiz olunca hayatta daha zorlanıyoruz sanki. Mükemmellik mi bizi zorlayan yoksa? Öğrenecek miyiz zamanla? Belki.
20 Mayıs 2023
Allah’ın bizle konuşmasını seçiyor muyuz?
Namaz kılmak dinin direğidir diyoruz. İslamın şartlarında ise ikinci sırada namaz kılmak geliyor. Bence namaz kılmak bizim kendimize yapabileceğimiz bir iyiliktir. Nasıl ki 3 ayların biri (Ramazan) biz insanlar içinse namazda bence biz insanlar içindir diye düşünüyorum. Bize bir “rutin” veriyor diyebilir miyiz Allah? Evet ama rutin vakitleri değişiyor ve bu değişkenlik beynimizi öldürmüyor diyebiliriz. Benim konum namaz değil ama benim konum Kuran. Sadece bir ayet ama gerçekten sadece bir ayet bile ruhuma bir gıda olarak yetiyor. “Bana Allah yetişir! O’ndan başka ilah yoktur. Ben yalnız O’na güvenip dayandım ve O, büyük arş’ın sahibidir.” Kuran okumak İslamın şartları arasında yok. Kuran okumak bence Allah’a karşı yapılması gereken bir vazifedir. Bence biz gün içerisinde Allah ile konuşuyoruz. Başka buna evren diyebilir ben Allah olduğunu düşünmeyi seçiyorum.
Peki Allah’ın bizle konuşmasını seçiyor muyuz? Kuran okursak evet. Yine 3 aylara dönersek: Recep ayı ile başlar üç aylar. Recep ayı Allah’ı ayıdır. Nasıl ki üç aylar Recep ile başlıyorsa bence Namazada önce Kuran ile başlamak lazım.
19 Mayıs 2023
Öyle bir insan yok.
Sosyal medya bence kafamızın içinde kendince mükemmel bir insan kuruyor. Öyle bir insan yok ama bunu algılamakta zorlanıyoruz. Mesela yetenekli birini, çalışkan birini, “şanslı birini” takip ediyoruz. Kafamızın içi bunların hepsinin tek bir insan olduğunu algılıyor (yani bir puzzle gibi düşünün) ve kendini bunlar ile kıyaslıyor. Bu düşünceden nasıl uzaklaşabiliriz? Bence kendimizi kıyasladığımız insanlardan uzak durmalıyız. Takibi bırakmak bu kadar zor olmamalı. Kendimizi sadece kendimiz ile kıyaslamalıyız. Dünden bir tık önde olmalıyız. Peygamber Efendimizin ''İki günü eşit olan zarardadır.” sözü hayatımıza işlemeli. Müslümanız diyorsak bence biraz sünneti hayatımızda uygulamalıyız.
18 Mayıs 2023
Efor Sarfetmek
Son zamanlarda ilgilimi “efor sarfetmek” çekti. Büyüklerimde zamanında gereğinden fazla efor sarf ettikleri için şu anda bir tükenmişlik sendromu içinde bulundukları gözümden kaçmadı. Uzaktan baktığımda onların çocuklarının ise hiç bir şekilde efor sarfetmedikleri görüyorum. Gençler kendini çok fazla yormuyor diyebilir miyiz? Daha doğrusu fazla efor sarf edenlerin çocukları kendini yormuyor diyebiliriz. Doğru mu peki bu durum? Bence değil. İnsan bence gücü yettiği sürece bir takım işler ile meşgul olması lazım. Gücünü fazla aşmamak lazım diye düşünüyorum. Yorulduğun zaman yorulduğunu kabul etmem lazım. Peki nasıl dinlenmek lazım? Herkes bunu bence kendine göre ayarlaması lazım. Sosyal medya komik videolar izleyerek, kitap okuyarak, film izleyerek, yada belki spor yaparak. Ama dinlenmek lazım. Dinlemek içinde önceden çalışmak lazım.
17 Mayıs 2023
İlimde, bilimde kötüye kullanılabilir
İlimde, bilimde kötüye kullanılabilir.
Bilgi yanlış kişilerin eline geçtiği zaman çok daha büyük yanlışlar çıkabiliyor. Bilgiyi “yanlış kişilerin” eline geçmesine engel olabilir miyiz? Hayır maalesef olmayız ama bilgiliyi “doğru kişilere” aktarabilmek bizim elimizde. Veyahut bizler doğru kişiler olmaya aday olursak kendimizce bilgilenebiliriz.
30 Nisan 2023
Futbol
Dünya ama ayağımızın altında. Oyun başlamadan önce herkes pozisyonunu seçiyor. Ne forvet olmak ve gol atmak istiyorum, ne defans olmak kaleyi korumak istiyorum, nede orta saha oyuncu olup ortalığı karıştırmak istiyorum. Peki hakem? Yok yok hakemde olmak istemiyorum çünkü ne bu oyunu başlatabilirim, nede bitirebilirim. Ben bu oyunda hakemin cebinden çıkarttığı sarı, kırmızı kartlar olmak istiyorum.
24 Nisan 2023
Görmemis
Çocuklar evde gördüğünü çoğu zaman dışarda aramaz bence. Sevgiyi mesela, ilgiyide olabilir, yada bir çikolatayı. Görmek çok önemlidir. Görmemişlik aslında günümüzün problemi. Hemde çok büyük bir problem. Bu problemin üzerine gidiyor muyuz? Bu problemi çözmeye çalışıyor muyuz? Ben görmedim çözmeye çalışanını. Siz görebiliyor musunuz? Yoksa hepimiz görmüyor muyuz? Yani “görmemiş miyiz”?
12 Nisan 2023
Geçmişte yaşamak, gelecekte yaşamaktan iyidir.
.Evet ne geçmişte yaşamak güzel bir şey, nede gelecekte yaşamak güzel bir şeydir aslında. Ben biraz düşündüm bu konuyu. Ama ikisinin arasında kalırsak geçmişte yaşamak daha iyimiş gibime geliyor. Geçmişte yaptığımız “hataları, doğru olmayan seçimlerimizi” düşünmek bazen o kadarda kötü değil. Yeniden aynı “hataları” yapmamızı ve aynı konular hakkında üzülmemizi engelleyebilir. Demek istediğim geçmişten ders alabiliriz ama gelecekten alamayız. Geleceği düşünmenin hiç bir mantığı yok. Hedefler belirmek ve bu hedefler üzerine çalışmak, gelecek üzerine düşünmekle bence aynı şey değil. Şimdide olmak tabi en güzelidir ama dediğim gibi geçmiş ve gelecek arasında kalırsam geçmişi seçerdim. Bunun sebeplerinde biride önceden planlanmış bir hayat mutluluk getirmez diye düşünüyorum.
29 Mart 2023
Rahatsizlik Kapiyi Calinca
Bazen beklenmedik bir anda hayatta kapıyı bir rahatsızlık çalar ve sen o kapıyı açarsın. Sen buyur etmeden o içeri girer ve hayattın değişir. Artık bir rahatsızlığın vardır. Ve sonra bir gün fark edersin ki sen artık bu rahatsızlıkla hayata devam etmek istemiyorsun. Fark ettikten sonra eyleme geçersin. Rahatsızlığı kapı dışarı etmek istersin ama o gitmek istemez. Tam artık bitti dersin aklına bir fikir gelir. Evet rahatsızlık gitmeyebilir ama sen kendin kapının dışına çıkabilirsin ve kapıyı arkandansıkıca kapatabilirsin. İşte sonra hayat yeniden başlar. Seçim sendedir yeniden kendine yeni bir kapı seçebilirsin.
23 Mart 2023
Standart Bir Hayat
Galiba egomu doyurmadı normal bir hayat yaşamak. Standart kalmak hiç istememiştim. Şu anda ise standart olmayı ise artık tercih ediyorum. Peki tercih edince kabul edilecek miyim? Yine soruyorum. Yine sorular içindeyim. Zaman cevaplayacak yine bu soruyu galiba. Zaman gösterecek her şeyi. Zaman her şeyin ilacı. Nasıl olacak ilaç kullanmak istemiyorum artık.
5 Mart 2023
Hiç birimiz iyi insan değiliz!
Hepimizin içinde iyi bir niyet olabilir.
Hepimizin içinde iyilikte olabilir.
Ama hiç birimiz iyi insan değiliz. Bir bebek bile ağlayarak işini halletmeye çalışıyor bu dünyada. Bence iyi insan olsaydım görevimizi tamamlamış olurduk. Görevimizi tamamlamak benim için ruhumuzun arşa yükselmesi demektir. Ben o yüzünden kimseyi iyi bir insan olarak görmüyorum. İnsanlardaki iyiliğe bakmaya çalışıyorum. Bazen zorlanıyorum ama bunu yinede yapıyorum. Başka türlü hayat devam etmez. Hayat devam etmez.
21 Ocak 2023
Kiskanclik
İnsan benim için varlık olarak değerlidir. Bir insanın tıpkısının aynısın olmadığının bilincindeyim. Ve bu bilinç beni o insana değer vermeye sürüklüyor. Kimimiz bunu kıskançlık olarak değerlendirebiliriz ama bence bu olması gereken doğal olan bir şeydir. Ben sevdiğim insana değer veriyorum. Sevdiğim insanı herkes ilede paylaşmak istememde normal olduğunu düşünüyorum. Mesela benim sevdiğim değer verdiğim bir insan sevmediğim bir insan ile bir iletişim hatta insani bir ilişki içindeyse bundan rahatsız olmam çok doğal bir şey. Bir insanı sevmiyorsan ondan zarar görüşmüş olma ihtimalim çok yüksek ve bu zararı değer verdiğim bir insanın görmesini istememde bence doğru olandır.

20 Ocak 2023
Sarı-Kırmızı 💛❤️
Fotoğrafa iki dakika bakınca kendimle tartıştığımı görüyorsunuz... Sarıma kim kırmızı olacak diye sinirleniyorum galiba 😅 Ben daha çok yeşil ve mavi tonlarını seviyorum ama Sarı-Kırmızı renkler hayatımda yeri hep ayrı kalacak. Büyüdüğüm ve şu an yaşadığım Almanya’daki köyün bayrağının renkleri sarı-kırmızı. Çocukken en sevdiğim fastfood restoranın renkleride sarı-kırmızıydı. Bu arada benim MC-Donalds yani balık burger aşkım meşhurdur 😄 Ve ilk part-time çalıştığım iş yerinin logosunun renkleri sarı-kırmızıydı. Tabi en önemlisi Galatasaray’ın rengi 💛❤️ Galatasaray niye en önemlisi Galatasaray fan hesabı sayesinde aslında keşfettim yazabilme kabiliyetimi. Her şey orda başladı. Websiteme seri bir şekilde oluşturmanda Galatasaray fan hesabından kaynaklanıyordu. Orda kendi kendime öğrenmiştim fotoğrafları düzenlemeyi. Yazmaya orda başlamamıştım. Ben arada bir kısa bir şeyler yorum olarak yazıyordum. Sene sonu yazılarımda orda başladı. Sadece fan hesabından dolayı Galatasaray’ı sevmiyorum bana güzel duygular yaşattı. Şampiyonlar ligi maçlarının heyecanı ve milli maç heyecanlarına, bunlar benzer duygulardı benim için. Bu güzel heyecanları bana yaşattığın için teşekkürler sarı-kırmızı. Haha çok maç izlemezdim ama dua ederdim bir ara ve Yasinler okuduğum olmuştu Galatasaray kazansın diye. Arkadaşlarım hatta Galatasaray sevdası uğruna hatimler indirdiğimi söyleyip dalga geçerdi 😂 Şimdi tabi bitti o çocukluk aşkı. Sadece yüzümü güldüren bir sevgi var ❤️
15 Ocak 2023
Secim
Ben çok çok uzun zamandır kendi seçimlerime kendim karar veriyorum çünkü düşersem ben kendim düştüm ve kendim kalkabilirim. Başkası “yüzünden” düşersen başkasına “hadi beni kaldır” diyemezsin. Şimdi bence son seçimizlerimizi kendimiz yapmamız lazım. Son diyorum çünkü tavsiye alıp ona göre seçimlerimizi şekilendirebiliriz. Belki ilk seçimimiz doğru seçim değildir ama öğrendim ki tüm seçimlerin yanlış olması imkansız. Seçimlerini kendin yapa yapa kendini daha iyi tanıyorsun. İlk seçimin çok yanlışsa mesela, ikinci seçimin dağa az yanlış oluyor diyebiliriz. Ama yanlış demek yerine birinci seçimden daha çok tecrübe kazanıyorum, ikincisinden daha az tecrübe kazanıyor olabilirim.
8 Ocak 2023
Konfor Alani
Son zamanlarda insaların dilene dolanan bir cümle var: “konfor alanınızdan çıkmanız lazım”. Ama bence insanlar daima konfor alanında olunca, konfor alanından çıkınca yeteneklerini keşif ediyor. Konfor alında olmayanlar insanlar ise konfor alanına geçince yetenekleri keşif ediyorlar yeteneklerini.
Geçenlerde almanca öğretmenimiz “Sanatsal anlamda insanlar daha çok iyi bir gelire sahip olunca daha fazla gelişebiliyor çünkü para kaygısı ile savaşmıyorlar.” Örnek olarak kendisi Goethe’yi gösterdi. Bu bence çok doğru çünkü varlığa sahipsen bunun endişesini yapmıyorsun ve hayatın başka alanları için daha çok zamanın oluyor. Bu zamanı ise sanat ile geçirebiliyorsun mesela.
3 Aralık 2022
Söz uçar, yazı kalır mı?
Hani derler ya söz uçar yazı kalır. Evet tabi sözlerimizi yazmak lazım yoksa uçar yani unuturuz bu çok doğru. Ben bazen eski yazılarıma denk geliyorum ve okuyorum aklımdan geçen şu oluyor: “ben bunu ne zaman yazmışım?”. Gerçekten çok şaşırıyorum ne zaman onları düşündüğümü ve yazmaya karar vermişim. Çok beğendiğim kendime pozitif anlamda şaşırdığım yazılar oluyor. Çünkü genelde her an aynı şeyleri düşünmüyoruz. O anlamda söz uçar yazı kalır.
Ama bazı günler vardır ki ''sözler'' insanın kafasında dolaşıyor, biz onu bir yazıya dökene kadar. Onları yazıya döktükten sonra kafamızda dolaşması azalır yada dolaşmayı bırakır. Mesela bir haftanın planını kafamda oluşturduğunda kafamda durup durup dolaşıyor ama onu bir yere not alırsam artık kafamda çok olmuyor Neyi nereye yazdığım sadece aklımda kalıyor. Ve sonra fark ettim ki bazı düşüncelerde durup durup aynı düşünce olarak kafamda dolandığını. Sonra bir gün onları yazmaya karar verdim ardından daha az düşünmeye başladım.
Ardından bir hayal defterim oldu uzun zamandır kullanmadığım. Ona şu anki hayallerimi yazıyordum. Zamanla değişiyordu hayallerim. İnsan değişiyor, gelişiyor ve ilerliyor onun için gayet normal bir hayalimizin değişip yeni hayaller kafamızda oluşması. Bir yandan hayallerinim nasıl değiştiğini görmek güzel bir şey. Uzun zamandır kullanmadığım için bu defteri bir kaç zamandır aynı hayaller kafamda dönüyordu. Oysa bu hayalleri yazsaydım kafamda dönmesi azalacaktı belkide tam bir şekilde dönmeyi bırakacaktı. Rahat bir kafa sahip olmak için bence yazmak lazım. Kafamızda düşüncelerde bence bir takım sözler. Onun için sözlerin gerçekten kafamızda uçuştuğunu diyebiliriz, yazınında nereye yazdığımızı bildiğimiz sürece kaldığı söyleyebiliriz.
18 Kasım 2022
Kaliteli Sohbetten Arda Kalan
“Mutsuz olmanın sırrı, mutlu muyum değil miyim diye düşünecek zamanı bulmaktır.”
George Bernand Show
Türkiye’de şu anda psikolojik danışmanlık okuyan ve yurtta arkadaşları ile bir sorun yaşayan bir kuzenim diğer bir kuzenime ve bana yalnızlık korkusunun olduğunu paylaştı. Çok güzel bir üçlü sohbet gerçekleştirdik WhatsApp grubumuzda.
Kendisine öncelikle üzülmenin gayet doğal olduğunu sonuçta bir ilişki sona erdi ve orda bir boşluk oluştu dedim. Kendisine o boşluğun doldurmanın acelesi olmadığı söyledim.
Sonra korkusunu dengelemesi ve insanın korktuğu başına gelir sözünü kullandım. Kendimide pek hayatın akışına bırakmadığımı ama bunu yapmanın faydalı olduğunu anlattım.
Ardından Show’un yukarıdaki sözleri aklıma geldi ve not defterimden onu okudum. Okurken fark ettim ki Show’un sözlerini bir geneleme haline getirebiliriz aslında. “Korkulu olmanın sırrı, korkuyor muyum, korkmuyor muyum diye düşünecek zamanı bulmaktır” diyebiliriz mesela. Bir “boş zaman” bulduğumuzda onu ne düşünerek dolduruyoruz? Kuzenim bu boşluğu yalnızlığı düşünerek dolduruyormuş. Ben biraz kolaycıyım düşünme konusunu önlemekte ve her şeyin zamanımız ile alakalı olduğunu düşünüyordum. Kendimi boşluğa düşürmemeye çalışıyorum o yüzden. Çünkü boşluğa düştüğünde düşünmeye vaktin oluyor. Ama dahada derine inerek aslında bunu çözebileceğimizi fark ettik. Kendisinin çocukluğunda evde çok yalnız kaldığı olduğu oluyormuş ve bu yüzünden yalnızlık korkusu başlamış. Ve artık bir psikolojik danışmanlık öğrencisi olarak psikolojik destek almak istiyor.
Dün bir arkadaşımıda bazı konularda kendimi “geç onarma” sebebim kendimi zaman tanımayıp yaşanmış konular hakkında düşünmediğim için. Evet tabi Show’un sözlerinde doğruluk var ama hayatına zaman zaman ara vererek yaşanmışlıklar hakkında düşünüp onlardan ders almak lazım. Ve bizim yaptığımız gibi şu an ki sorunumuzun yaşanmış bir olaydan kaynaklandığı olma ihtimalin olabilir mi sorusunu soracak zamanı kendimize ayırmak lazım.
16 Kasım 2022
Gec Cevap Vermek Mi?
Başlarda bana geç cevap veren insanlara bende geç yazmaya karar vermiştim çünkü benim onlara nazaran gelen erken cevabımı hak etmiyorlardı bence. Sonra fark ettim ki bu ben değilim. İnsan başkaları yüzünden kendi kalitesinden ödün vermemeli. Tabi ki de elinizdeki işi bırakıp birine hemen cevap vermek zorunda değilsiniz. Bir kişi ne kadar geç yazarsa yazsın siz müsait olduğunuz anda cevabınızı yazın bence. Bu demek olmuyor ki her an size geç cevap veren birisine yazın. Anında olmasada “hızlı” cevap vermenin kişinin size verdiği değeri gösteriyordur. Size değer vermeyen biride sizin için anlamsız birine dönüşür. Onun için anlamsız kişiler ile anlamlı ilişkiler kurmaya çalışmayın ve ilişkileriniz bilincinde olmaya çalışın.
Instagram: @mona.pozitif:
Senin icin anlamsız olan
kişilerle anlamlı ilişkiler kurma
isteği ve çabası, en çok seni
yıpratır. Bazı şeyleri akışına
bırakmalısın.
12 Kasım 2022
Farkındalık Sorunum
Belki bu sizede oluyordur: Ben bazen bir şeyleri “çok geç” fark ediyorum. Mesela bir sohbetin haftalar sonra kafamdan hiç beklenmedik zamanlarda geçmesi gibi. Farkındalık sorunum yüzünden olaylar gözümün önünden film şeridi gibi yada daha doğrusu sohbetler bir Podcast dinlercesine aklımdan geçiyor.
O an o sohbete geri dönüp cevap vermek istediğim yada söylediğimden daha farklı bir şeyler söylemek istediğim çok oluyordu. Ve fark ettim ki: o an o sohbetin tam farkında olmamış olduğumdan sonradan cevaplar aklıma geliyordu. Bilmiyorum belki sohbet içinde fazla heyecan yapıyorum ve düşünmeye vaktim olmuyordur. Yada o konuşmaya farklı cevaplar vermek istediğim sebebi o sohbetten sonra başka bir insana gelişmemden kaynaklanıyordur. Belki ikiside değil ve sadece bazı cevapların bana kalması lazımdır.
Önceden bu farkındalık sorunu bana verilen bir “ceza” daha doğrusu imtihan olarak görmüştüm. Ama bazı farkındalık sorunların “lütuf” olduğunu anladım. Neden ceza olarak görmüştüm? Çünkü bazen söylediklerimden pişmanlıklar duydum ve kafamda yeni cevaplar döndü. Bazen ise suskun kalmama pişmanlık duydum. Artık neden lütuf olarak görüyorum bazıları? Çünkü dediğim gibi bazı cevapların bende kalması gerektiğini anladım. Suskunlukta bir cevaptır ve suskunluğum belkide bazen bir tartışmayı önlemiş olabilir.
Bence böyle sohbetlerin ara sıra başımıza gelmesi normal ama böyle sohbetler sizin başınıza çok geliyorsa bence normal bir şey değil. Normalden kastım karşımızdaki insanlar ile normal bir sohbetimiz olmamış oluyor. Normal bir sohbette bence o andan sonra o sohbet defalarca aklımızdan bizi rahatsız edecek bir şekilde gelmemesi lazım. Rahatsız etmeyecek bir şekilde dedim çünkü güzel bir sohbetten güzel şeylerin aklımızdan geçmesi bize mutluluk verir. Bir sohbetten genel olarak keyif almamız lazım. Keyif almadığımız sohbetler içindeysek bunlara önemlimizi almamız lazım bence. Ben doğrumu yapıyorum bilmiyorum ama keyif almayacağımı bildiğim ortamlara gereğinden fazla girmemeye çalışıyorum. Ve böylece kendimi kafamda dönen “Podcast’lardan” koruyorum. Aslında hayatta çoğu olayı kendimiz belirleriz. Ve biz psikolojimi böylece koruyabiliriz.
10 Kasım 2022
İyi bir seyirci, iyi bir oyuncu olur.
Bence iyi bir seyircinin, iyi bir oyuncu olma ihtimali daha yüksektir.
Ben hayatta bazı konularda iyi bir seyirci olduğumu ve onun sayesinde hayat oyunununda bazı konularda daha bilinçli oldum. Mesela büyük konuşmak gibi. Çevremde büyük konuşup ardından büyük konuştuğu kişinin yaptığı aynı davranışları uyguladığı fark edince kafamda bir şey dank etti diyebiliriz: Büyük konuşmamam lazım. Benimde büyük konuştuğum konularda oldu ama daha temkinli davrandım büyük konuşma konusunda. Ve gerçekten benimde büyük konuştuğum konularda aynı davranışı uyguladığım çok oldu. Aslında sadece konu büyük konuşmak ve bunu bir kimse ile paylaşmak değil. “Büyük düşündüğün” zamanda bazen aynı davranışta bulunuyor insan bunu bir keresinde bir kuzenimlede konuşmuştuk. Aklımdan geçen bazen başına geliyor misali. Aklımda geçenlerin yani düşüncelerimizde enerjisi var diyebiliriz. Son zamanlarda birileri hakkında düşünceye kapılınca şu sözleri söylüyorum kendime “Sen yargılama pozisyonunda değilsin. Ben yargılama pozisyonunda değilim.” Bu aralar bana çok oluyor çünkü insan kendini geliştirmeye çalışırken bazen çevresinin aynısını yapmadığı fark ediyor ve üzülüyor yada bazen sinirleniyor. Duygular devreye girince insan düşüncelere kapılıyor. Tabi her konuda dikkatli olmak bence hayatı zor hale getirir ve keyif alınmakta zorlanabilir insan.
David Joseph Schwartz bir sözünde çok “Akıllı insanlar, başkalarının hatalarından ders alır”, Tolstoy ise “Başkalarının hayatından ders alın. İnsan, bütün hataları kendi yapacak kadar uzun yaşamıyor” demişler. Bu iki söz aslında anlatmak istediğimi çok güzel özetliyor. Yani iyi bir seyirci olursak başkalarının hayatını gözlemlemiş oluruz ve sonuç her zaman olmasada çoğu zaman ders almamızı saylar. İyi bir öğrenciysek aldığımız dersi tekrarlamak zorunda kalmadan öğreniriz. Ve böylece ömrümüzden çok zaman harcamadan yapmadığımız hatalardan bile ders çıkarmış oluruz.
6 Kasım 2022
Zamanım Yok!
Bence insan bu hayatta en çok doğru yaşamadığı anları özler. Ben hayattımda sadece ortaokulun zamanımı çok özledim diyebilirim. O kadar özlemiştim ki lisede stajımı yaptıktan sonra bile halen rüyalarıma giriyordu. Peki niye rüyalarıma giriyordu ortaokul hayatım? Ortaokul hayatımın rüyalarına girme sebebi gün içerisinde fark etmeden düşüncelerimde ona yer ayırmamdı. Ortaokuldan sonra hiç bir anı özlemedim diyebilirim. An diyorum çünkü gayet normal insan yada bir şeyleri özlemek. Uzun zaman göremediğimiz bir arkadaş ile sohbet etmeyi yada uzun zaman yemediğin ve sevdiğin bir yemeği yemek veya uzun zamandır hoşuna giden bir kokunun kokusunu almadığın kokuyu koklamayı özlemek mesela. Bunların hepsi normal özlemler ama anları özlememek lazım bence. Her anın farklı bir değeri olmalı ve o ana değer vermek lazım. Benim için değer önemli bir kavram. Bence her şey değer vermek ile başlar bu hayatta. Ben ortaokuldan sonra fark ettim ki hiç bir an özlesem yada özlemesem geri gelmiyor. Ortaokuldan sonra bir farkındalık oluştu diyebilirim. Bunu şimdi yazıyorum evet ama kendime kendimi hiç söylemeden bir farkındalık yaşamışım oda şöyle: bir anın geri gelmeyeceği bil ve ona göre yaşa. Aslında ortaokulunda değerini biliyordum (hasta olmadığım süre haricinde her gün okula giderek ve derslere hep aktif bir şekilde yer alarak) ama geri gelmeyeceğinin farkında değildim. Yani önce değer vererek ve sonra hiç gelemeyeceği bilerek anı yaşamak lazımmış o anı özlememek için.
Üniversiteden ayrıldıktan sonra korona virüsü dünyayı sarsıp savurdu. Üniversitelerde kapatıldı ve öğrenciler Online ders almak zorunda kaldı. Hani demiştim ya hasta olmadığım sürece ortaokula gittim, üniversitede ise hasta olduğum halde gittiğim olmuştu hatta arkadaşlarım kızdı hastaysam evde kalmam lazım gerektiği söylediler ve ertesi gün evde kalmıştım. Hastayken gitme sebebim artık biliyordum hiç bir an geri gelmeyecek. Ben sadece 1,5 sene gittim üniversiteye ve sonra sağlık sorunları yüzünden bırakmıştım. Korona zamanına geri dönersek üniversiteden bir arkadaş bana üniversiteye gittiği anları çok özlediği söyledi aynısı benim için geçerli olmadığı fark ettim çünkü ben üniversite hayatımı az bir süre olsada dolu dizgin yaşamıştım. Benimde bir sömestirim online geçti ama ben özlemedim çünkü ben gitmem gereken her gün gittim ve derslerden sonra arkadaşlar ile hep oturup beraber ders çalıştık yada güzel vakit geçirdik. Özlediğini söyleyen arkadaşım ise derslerin hepsine gelmiyor ve bizimle çok vakit geçirmemişti. İşte iki şeyin farkında değildi üniversite hayatının değerinin ve üniversite hayatının hiç bir anının geri gelemeyeceğinin.
Hep anı yaşa diyorlar ama bence bunu Sabah Tümer’in kitabında gibi biraz açmak lazım. Ve bence her anın değerini vererek anı yaşamaya başlarız.
3 Kasım 2022
Sevdigim Icin
Bugün bu sene tanıştığım bir arkadaşım ile yazışırken aklıma bu yazıyı yazmak geldi.
Uzun bir süre kafamda eskiden çok değer verdiğim aynı zamanda kendimden “çok fazla” bilgi verdiğim ve şimdi ise onlar ile hiç bir iletişimim olmadığı insanlar aklıma geliyordu ve beni üzüyordu. Beni üzme sebebi onlara neden bu kadar çok değer ve hayatımdan çok bilgi vermemdi. Bu niye beni bir anda üzmüştü? Çünkü onların bana karşı aynı şeyler hissetmediğini farketmiştim. Bu durum beni çok üzüyordu ama sonra kendimi üzmenin bana bir ilerleme katmadığı ve geçmişte olanı düzeltemeyeceğimi fark ettim. Bu farkındalık oluştuğu zaman kendime şu sözleri söyledim: “Ben onu (her kimse) o zaman seviyordum ve ona sevdiğim için değer verdim, her şeyi sevdiğim için yaptım ve kendi hayatımdan onu sevdiğim için çok bahsettim. Doğru olan buydu ben doğru olanı yaptım. Aklıma eskiler gelince böylece konuyu kapatıyorum artık.
O kadar rahatlıyorum ki anlatamam.
2 Kasım 2022
Özlem
Bence insan bu hayatta en çok doğru yaşamadığı anları özler. Ben hayattımda sadece ortaokulun zamanımı çok özledim diyebilirim. O kadar özlemiştim ki lisede stajımı yaptıktan sonra bile halen rüyalarıma giriyordu. Peki niye rüyalarıma giriyordu ortaokul hayatım? Ortaokul hayatımın rüyalarına girme sebebi gün içerisinde fark etmeden düşüncelerimde ona yer ayırmamdı. Ortaokuldan sonra hiç bir anı özlemedim diyebilirim. An diyorum çünkü gayet normal insan yada bir şeyleri özlemek. Uzun zaman göremediğimiz bir arkadaş ile sohbet etmeyi yada uzun zaman yemediğin ve sevdiğin bir yemeği yemek veya uzun zamandır hoşuna giden bir kokunun kokusunu almadığın kokuyu koklamayı özlemek mesela. Bunların hepsi normal özlemler ama anları özlememek lazım bence. Her anın farklı bir değeri olmalı ve o ana değer vermek lazım. Benim için değer önemli bir kavram. Bence her şey değer vermek ile başlar bu hayatta. Ben ortaokuldan sonra fark ettim ki hiç bir an özlesem yada özlemesem geri gelmiyor. Ortaokuldan sonra bir farkındalık oluştu diyebilirim. Bunu şimdi yazıyorum evet ama kendime kendimi hiç söylemeden bir farkındalık yaşamışım oda şöyle: bir anın geri gelmeyeceği bil ve ona göre yaşa. Aslında ortaokulunda değerini biliyordum (hasta olmadığım süre haricinde her gün okula giderek ve derslere hep aktif bir şekilde yer alarak) ama geri gelmeyeceğinin farkında değildim. Yani önce değer vererek ve sonra hiç gelemeyeceği bilerek anı yaşamak lazımmış o anı özlememek için.
Üniversiteden ayrıldıktan sonra korona virüsü dünyayı sarsıp savurdu. Üniversitelerde kapatıldı ve öğrenciler Online ders almak zorunda kaldı. Hani demiştim ya hasta olmadığım sürece ortaokula gittim, üniversitede ise hasta olduğum halde gittiğim olmuştu hatta arkadaşlarım kızdı hastaysam evde kalmam lazım gerektiği söylediler ve ertesi gün evde kalmıştım. Hastayken gitme sebebim artık biliyordum hiç bir an geri gelmeyecek. Ben sadece 1,5 sene gittim üniversiteye ve sonra sağlık sorunları yüzünden bırakmıştım. Korona zamanına geri dönersek üniversiteden bir arkadaş bana üniversiteye gittiği anları çok özlediği söyledi aynısı benim için geçerli olmadığı fark ettim çünkü ben üniversite hayatımı az bir süre olsada dolu dizgin yaşamıştım. Benimde bir sömestirim online geçti ama ben özlemedim çünkü ben gitmem gereken her gün gittim ve derslerden sonra arkadaşlar ile hep oturup beraber ders çalıştık yada güzel vakit geçirdik. Özlediğini söyleyen arkadaşım ise derslerin hepsine gelmiyor ve bizimle çok vakit geçirmemişti. İşte iki şeyin farkında değildi üniversite hayatının değerinin ve üniversite hayatının hiç bir anının geri gelemeyeceğinin.
Hep anı yaşa diyorlar ama bence bunu Sabah Tümer’in kitabında gibi biraz açmak lazım. Ve bence her anın değerini vererek anı yaşamaya başlarız.
28 Ekim 2022
Hata ?
Kendimde en çok sevdiğim özelliğim: ben her zaman kendi gönlümüne uygun gördüğümü yaptım. Fark ettiyseniz gönlümün istediğini değil uygun gördüğünü dedim. Gönlümün her istediği tartım bana uyuyor mu diye. Şimdiki durumuma uyuyor mu peki? diyede sordum fark etmeden kendime. Bazen belki “hatalı seçimler” yapmış olabilirim. Ama yapmasaydım “hata” olduğunu öğrenmeyecektim. “Hata” ne demek? Hata kelimesi yanlış bir kelime bence onun yerine tecrübeyi kullanabiliriz. Tecrübelerim çok oldu o zaman. Peki kendime uygun gördüğüm seçimleri değilde başkaların bana önerdiği hata belki zorlanmaya çalıştıkları yapsaydım ne olacaktı? Ne olacaktı söyleyeyim: her tökezlediğimde hep onları suçlayacaktım. Böyle insanları suçlayarak hayat geçer mi peki? Elbette geçmez çünkü insanları değiştiremezsin ama kendini değiştirebilirsin. Kendi yaptığın tecrübelerden ders çıkarabilirsin. Ve böyle kişisel olarak gelişebilirsin.
24 Agustos 2022
Ince Belli
Zamanında TRT’de yayınlanan “Leyla ile Mecnun” dizinden bile bir şeyler kattı bana. Hangi bölüm nasıl bir konuydu tam olarak hatırlamıyorum ama aklımda kalan şu oldu: Erdal Bakkal: “İnce belli bardak ile tek bir odada kalsan bile ona karşı bir şey hissedersin.” demişti. Çok değişik geldi bu cümle ondan aklımda kaldı. Bende sonra böyle bir şey düşündüm. Bir bardaktanda hoşlanabilirsin. Onu her gördüğünde hoşlandığın aklına gelecektir. Hoşlanmak kötü bir şey değildir. O bardağı satın almazsan yani sahip olmaz bile vitrinde yada her nerde o bardağı görsen yinede hoşuna gidecektir. Belki bir gün hoşlanmayacan ama o sana zararda vermeyecektir. Ancak bardağı satın aldığın ve ona emek verdiğin zaman onu sevebilirsin. Yani onu sevmek için tanıman lazım. Ondan çay yada her neyse içmem lazım. Ona emek verirsen sevgin çoğalır. Emekten kastım çay yapıp ondan çay içmek yada onu temiz bir şekilde yıkayıp dolapta güzel bir yere yerleştirmek. Burda “Sevli Boylum Al Yazmalım”’daki sevgi emek ister sözü aklıma geldi. Sonra peki ya aşk? Düşündüm aşkı düşünmek önce istemedim. Aşk güzel bir şey değil benim için. Biri birine aşkım desede onun arkasındaki sevgidir aşk değil yani bence. Ve aşk konusundada o bardağa sahip olmak zorundasın yani onu azda tanımış olmam lazım. Ama o bardağı buz dolabında bırakırsan sonra sıcak çay koyarsan o bardak kırılır. Aşkta böyledir işte iki kişide çoğu zaman yanlış değil. Bardak yanlış değil sadece yanlış ortamda. Dolapta olması gereken bir eşyanın buz dolabında işi yok. Ve sonra sıcak çay buna sevgi diyebiliriz (çünkü sevgi insanı ısıtan bir şeydir) içine koyduktan sonra bu bardak kırılır ve paramparça olur. Bu parçaları toplamak zorunda insan. İşte en önemli kısma geldik bu parçaları tek başına elinde toplayabilir insan. Elinle toplayınca elinin yara alması ve elinin kanaması ihtimali yüksek. Ama bu kişi bir el süpürgesi yada herhangi bir eşya ile toparlarsa ihtimali daha az yaralanması ve elinin kan alması. Buradaki el süpürgesi yada her neyse onlar insanın ailesi ve dostları yada arkadaşları. İnsanın, ailesi ve dostları yanında olduğunda “Aşk Acısını” bile kolayca atlatabilir.Bardak paramparça için hiç bir zaman görmeyecek senin elinin kanadığı yada kanamadığı, yara aldığını yada almadığı. O bardak işi yaptı ve bitti. Bardağın bir büyük çay bardağının yani kulpu kırılsa mesela yinede kullanabilir ama güzel gelmez eskisi gibi bir bardak. İşte kırılan bir kalpte böyledir onarılır ama eskisi gibi olmaz. Paramparça olmuş bir kalp ise onarılmaz.
21 Agustos 2022
Insanlar ile Iletisim
Bugün insanlar ile olan ilişkimi ele almak istiyorum. Ne ben, nede başka biri bilir kaç insan tanıdığımı. Gerçekten hadi, hesabı yok. Tanıdığımı diyorum ama hepsininin çayını kaç şekerli içtiğini bilmem Can Yücel Bey. Çok kişi tanımamın sebebi farklı farklı okullara gittim, farklı farklı işlerde çalıştım ve bu insanlar ile iletişim içinde oldum. Sınıfın en çalışkanı ilede bir fotoğrafım vardır, sınıfın en tembeli ilede yada en havalısı ilede, en sakiniylede. Çok insan tanıma sebebimi Yüksel’im Yay’a borçlu olduğumu düşünüyorum. İletişim konusunda iyi bir burç ama sonra yine burçlara geleceğiz. Ben bu iyi olan iletişim meselesini gerçekten çok geç fark ettim. Üniversitede zamanında bölümden çoğu kişiye tanıyıp selam verdiğimi gören arkadaşlarım fark etmişler bana söylemişlerdi. Sadece doğa fotoğrafları olan @seymsan hesabında bile tanıdığım 200 küsür kişi takip ediyor şu an beni. Beni takip etme amacı kesinlikle doğa, ağaç, çiçek ve böcek sevdiklerinden değil benim kendim olduğuna eminim. Ben ise kimseyi takip etmiyorum. Bence burdan gayet iyi anlaşıyor ki ben insanlar ile arama mesafe koymak istesemde onlar bu mesafeyi koymak istemiyorlar. Evet seviliyorum ama maalesef eskisi gibi çok sevmiyorum aslında karakterleri yüzünden sevemiyorum. Eski zamandan kalan Galatasaraylı bir futbolcunun hayranı olduğum zaman açtığım fan hesabındada takipçilerim var. Şu an sadece 4 arkadaşım ile samimi bir ilişkim olsun istiyorum. Şu anlık böyle bu çoğalada bilir, azalada bilir ama şu anlık böyle ve ben bundan memnunum. Kendi istediğimle gerçekleşmeyen ama zamanla kendi istediğim ile devam eden bir durum bu. Bunu saklamamam lazım bence: Evet şu an enerjim yüksek ama ne yaparsam yapayım yıldızım düşük. Enerjinin düşükse buna bir şey yapabilirsin ama yıldızın düşüklüğüne anladığım kadarıyla bir şey yapamazsın. (Bir yerde okudum yıldızlar düşmezmiş ama bence yıldız düşüklüğü yinede var. ) Bu insanın doğasından gelen bir şeymiş. Kontrol manyağı olan bana yine kontrol altına alamayacağım bir problem. Ben fark etmezdim ama çocukluğumdan beri bana çok nazar değermiş bu yıldızının düşüklüğünden kaynaklanan bir şey. Ben nazar konuları çok inanmayan demeyelimde ama takmayan bir insandım. Farkındalık sorunum var ama bir ara sonra yine geliriz ondan fark etmeyerek devam yaşadım. Hayat işte: 2018’nin sonuna doğru ama fark ettim ki daha doğrusu başıma bir rahatsızlık geldi ve hocalar bunun nazar olduğunu söyledi. Doktorlar bir rahatsızlık teşhisi koydular. Şu anda doktorların ve kendime uygun gördüğüm bir tedavi görüyorum. Her ne kadar tıbbi bir tedavi görsemde inançlı bir insanımda ondan nazar konusunu bildiğimden beri kendimi koruma amaçlı insanlardan kendimi haliyle çok soyutladım. Şu an koruma amaçlı fan hesabı haricinde instagram kullanmıyorum. Bu arada ben kalabalık bir aileye sahip olduğum halde aileden kimseyi sosyal medyadan takip etmiyorum. Bu konuyu gerçekten hep şakaya vuruyorum: “Normal hayatta samimiyiz birde sosyal medyada samimiyete gerek yok.” Geçmiş zamanda yani kişisel hesabımı kullandığım zaman aileden iki kuzenimi eklemiştim ve takip ediyordum. Biri anne tarafından psikolojik danışmanlık okuyan kuzenim, diğeri baba tarafından bana maddi, manevi çok desteği olan finansal danışman lakabını taktığım kuzenim. Geçen bir kuzenim ile buluşup sinemaya gittik zaman nasıl geçti bilmiyorum ama 6 saat şaka değil. Gerçekten 6 saat birlikte gezdiğim, sinemaya gittiğim, eğlendiğim ve sohbet ettiğim kuzenim bile instagram hayatımda yer almıyor. Diğer bir kuzenim ile arar kaç dakika bilinmez saatler değil ama saati geçiyordur telefon konuşmamız ve FaceTime arayışımız. Evet bunlardanda samimiyet enerjisini alıyorum, sevdiğim bir insan ama instagram hayatımda iyi olduğum herkes olmak zorunda değil bence. Bunuda gerçekten anlayışlı bir şekilde karışılıyorlar. Herkese tavsiye ediyorum bunu. Zaten enerjisini sevmediğim insanlar ile oturup, kalkmamaya bırakın sesi bile tahammül edemiyorum. Demek istediğim instagram’ıma takılıp kalmayalım. Ben gerçekten çok fazla insan ile tanıştım. “Yanlızlığım kader değil bunu ellerimle yazdım” diyormuşum ama şaka bir kenara şu anlık o kadar değil. Yanlızlık değil soyutlanmak diyelim.
Şimdi iletişiminde büyük rol oynayan burç konumuza gelelim:
Ben tanıdığım insanların doğum gününü aşağı yukarı bilirim. Sayısalcıydım okul zamanında belki sayıları ondan aklımda tutabiliyorum. Ama dünya savaşların tarihi sorsanız hiç bir şekilde aklıma tutamadım ve tutamıyorda. Aklımda tuttuğum ve emin olduğum bir tarih bilgisi: önce birinci sonra ikinci dünya savaşı geliyor :) Doğum günü benim için önemli bilmiyorum tebrik etmesini severim. İnsanları tebrik ettiğim zaman çok mutlu oldukları fark ettim ve bunu dilede getirdiler. Mesela uzun zaman konuşmadığım bir insanın doğum gününü kutlarsam laf lafı açıyor. Hal hatır önemli şeyler. Ve işte burç konusu böyle oldu:
Sevdiğim bir abla tam hatırlamıyorum ama hatırladığım kadarıyla bir olay oldu ve “Sen Boğa Burcusun normaldir” demişti Ben çok şaşırmıştım nasıl aklında tuttun burcumu diye. Sevdiğim insanların burcunu aklımda tutabiliyorum demişti. O gündür seveyeyim yada sevmeyeyim birisinin burcunu aklıma tutubiliyorum. Bilmiyorum neden ama bir burcu birine yakıştırmağım zaman aklımda kalmıyor. Öyle işte bu arada o abla ile burç konusu oldu yine bir gün konuşmayı anlattım ve senin yüzünden aklımda kalıyor dedim kendisi ise bu konuşmayı unutmuştu. Burdan yine bir ders çıkarabilir insan: Karşındakine ne söylediğin çok önemli o kişinin hayatını nasıl etkiliyorsun bilemezsin. Bu burç konusu olmadan öncede ben insanların karakteri birbirine benzetirdim. Diyorlar ya “insan insana benzer”. O zaman burçlar ile alakam yok. Bazen bir bakış, bazen ses tonu, yüz siması, yada karakter ve daha fazlası benzetiyordum işte. Ve sonra burçlar ile biraz aşina oldum. Başta dediğim gibi tanıdığım insanların doğum tarihlerinden dolayı burçlarını kendim aklımda kaldı. 2017 lise zamanı yönetici bir bankacı bizlere ekonomi üzerine bir sunum yaptı. Bizim lise haricinde bir kaç lise daha vardı. Sunum yapan kadın çok güçlü bir kadın olarak kaldı gözümde. Ara verdik sunuma sonra diğer liseden olan eskiden ortaokulda olan bir arkadaşa dedim burcu ne acaba çok merak ediyorum. Gaza getiridim diyebiliriz. Ben zaten çok müsaitim gaza gelmeye. Gaza gelme hızımı kimse sorgulamasın o kadar. Neyse ara bitti sunumun sonunda soruları aldı. Benim soruma kadar gayet mantıklı sorular geldi. Ben hayatımda ilk defa mikrofonu elime aldım. Bu arada bu deneyimi 2018’de Güldür Güldür Show’dada anlattım. Sonra biraz özel olacak ama çokta özel değil aslında olmayan bir soru sormak istiyorum dedim. Bütün salon şaşkın içinde. Kadın şaşırarak sorabilirsin dedi. Burcunuz nedir diye sordum. Daha çok şaşırmıştı hiç bir şekilde beklemiyordu bu soruyu. Diğer cevapları hazırdı bu sorununda cevabını bilmeseni rağmen çok şaşırmıştı. Bana nerden geldi aklınıza bu soru diye sordu. Duruşunuzdan ve yönetici karakterinizden diye cevap vermiştim. Bir soru daha sordu. Siz ne tahmin ediyorsunuz dedi. Boğa Burcu diye tahmin ediyorum dedim Karl Marx yada pozitif bir örnek olmasada Hitler ve nice yönetici insanlar Boğa Burcu dedim. Sonra Akrep Burcu olduğunu açıkladı. Akrep burcunada razı oldum. Kadın diğer soruları unutabilir ama benim sorduğum soruyu uzun bir süre unutmayacağını düşünüyorum. Ve sonra o sorun çilesini çektim diyebilirim. Lisede artık herkes beni sorum yüzünden tanıyordu. Ama gerçekten herkes. O sunumda olmayanda öğreniyordu bir şekilde. Öğretmenlerin bize ağzına sakız olmuştum diyebiliriz. Hani derler ya bu ışıltılı hayatı sen seçtin işte tamda öyle bir şey oldu. Burçlar artık “trend” olmuştu. Benimkinide tahminde bulun diyen çok oldu bir keresinde kimya ağırlık sınıfından bir sınıftan arkadaşınkini tahmin ettim Koç olduğunu düşünüyorum dedim ve doğru çıktı. Ben dahil orda olan herkes şaşırdı çünkü çocuğun doğum gününü bilmiyordum. Ondan sonra lisede tarih öğretmenim burcunu söyledi. Aklımda kalmadı sebebide dediğim yakıştırmayınca aklımda kalmıyor. Öğretmenim sonra Yükselenin Aslan olduğunu söyledi. Ha şimdi olmuştu. Çünkü onun karakterini ortaokuldan eski bir öğretmenime benzetiyordum onunda Aslan Burcu olduğunu biliyordum. Yine tarih dersinde tarihte önemli rol oynayan kişiler hakkında sunum yapıyorduk. Sunum yapan iki tarih dersinden arkadaş şimdi şu an hatırlamıyorum ama şaka amaçlı tarihte ismi geçen önemli bir kişinin Burcunuda söylediler. Birde hiç unutmuyorum Akrep Burcu hakkında bir şey okumuştum aklıma o anda ortaokuldan beri sınıfımda olan lisenin ikinci yılındada bazı derslerinde beraber olduğumuz bir erkek arkadaş geldi. O yazıyı okuduktan sonra Yükselenin Akrep olduğunu söylemişti bende onun üzerine biliyordum dedim. Kendiside senin bildiği bilmiyordum demişti. Bu arada annesinde burçlar ile ilgilendiği için kendi Yükselenini biliyormuş. Zamanla liseden arkadaşlar kendi Yükselenleri merak ettiler. Schicksal.com diye bir websitesi vardı ordan isim, doğum tarihi ve yeri vererek Burç, Yükselen, Ay Burcunu hesaplıyorduk. Koç Burcu olan bir arkadaşım Yüksel’in ikizler olduğundaki tepkisi çok komikti: hiç sevmemde nasıl olur demişti. Diğer bir arkadaş erkek arkadaşı ile burçları uyuşmuyordu diye üzülmüştü hatta. Sonra üzülme Yükselininde önemi var diyerek avutmuştum. Bu arada şimdi evliler :) Dediğim gibi gerçekten Burçlar o ilk mikrofon olayından sonra “trend” olmuştu. Ama sadece okul hayatımda yer almıyordu burçlar. Ehliyet sınavı çalıştıran öğretmenimde konuştuğumuz Burcu’nun Akrep olduğunu söylediğinde aklımda kalmıştı. Daha sonra çok değişik bir duygu ile samimi olduğum kişilerin Yükselini bile çıkarabiliyordum. Yine lisede bir kız arkadaş ile bir erkek arkadaş hal ve hareketlerini olsun karakteri olsun çok benzetirdim. Ama burçları aynı değildi sonra erkek arkadaşın Burcu o kız arkadaşın Yükseli aynı çıktı. Liseyi erken bıraktım meslek lisesi ile çıktım normal lise yerine. Herkesin beni tanıma olayınında katkısı vardı tabi ama başka çok sebebleri vardı erken bırakmamın. Meslek lisesini elime almak için staj yaptığım dönem yani 2018’de iki kız kardeş olan arkadaşlar ile bir futbol maçına gitmiştik. Maçtan sonra yemeye gittik konu yine burçlara geldi ben kızların doğum gününü bilmiyordum ve büyük kız tahmin et hangi burç olabilirim demişti bana. Ben Koç diye tahminde bulundum. Kız: “Hayır Burcum Başak ama Yükselenim Koç.” diyerek şaşırmıştı. Ve nasıl anladın demişti. Koç burçlarının bana göre farklı bir güzelliği var demiştim. Sonra gel zaman git zaman samimi olduğum üniversiteden Akrep Burcu olan arkadaşıma “sende bir koçluk var olmadı tek Akrep Burcu değilsin” dedikten sonra hesapladık Ay Burcu Koç çıktı. Çok garip ama Koç’ların yüzünde değişik bir şey var bilmiyorum ama onu çıkarıyorum. Lisede arkadaşlarla makara yapıyorduk onlar senden iyi kahin yada falcı olur. Biri hatta benim doğum günüme gel sana bir masa ayarlayalım fal bakarsın dediği hatırlıyorum. Çok gülmüştük bu olaya. Bu konuda uzmanlaşman lazım diyorlardı. Böyle böyle öz sezgilerimde zamanla gelişti gerçekten çok acayip ama bir insanın yüzüne bakıncayı bırak fotoğrafından bile iyi yada kötü enerji alabiliyorum. İlk izlenimimde zamanlada gelişti belki öncedende vardı ama fark etmedim. Bir kaç gün önce denk geldim liseden bir arkadaşıma zamanında bir yazı yazmışım yıllar önce. Arkadaşa: “Seni ilk gördüğüm zaman uzak kalmak istedim çünkü hakkında pek pozitif bir şey duymadım ve şu an yanıldım.” yazmıştım. Hakkında konuşan o insan çok pozitif bir insan değildi ondan duyduğumu pek kale almamıştım aslında gerçekten iyi bir enerji almamışım ve yanıldım dedim maalesef ki yanılmamışım. Keşke yanılsaydımda o iyi bir insan çıksaymış. Ben eskiden keşke bazı insanlarla samimiyete ilerletmeseydin derdim. Ama artık demiyorum kişisel gelişimde seviye atladım galiba. Artık şunu diyorum: o an, o kişiyi seviyordum ve anlattıklarımı, yaptıklarımı sevdiğimden yaptım ve bu konu kapanmıştır. Geçen 6 saat beraber zaman geçirdiğim kuzenimle konuşurken dediki: “Kötü ayrıldığın ve ilişkim bitmiş bir insanı düşününce şunu demen lazım: o an beraber eğlendik iyi hoştu belki bende kötü bir insandım ama fark etmiyordum. Şimdi ise daha iyi bir insanım yada daha bir insanım. O ise kötü kaldı yada daha kötü oldu bilmiyorum ama bildiğim şey benimle bir ilişkisi kalmadı. O 6 saat içerisinde sinemaya gitmiştik söylemeyeceğim hangi filme çünkü benim film zevkime güven olmaz film beynimi yaktı ama konuşmalarımız bir o kadarda yanan beynimi onardı diyebiliriz. Çok çok uzun lafın kısası bir özet çıkarabilirsek insan ilişkilerinde uzman değilim ama başta anlattığım gibi çok insan tanıdım ve bence burçlar çoğu kişi kabul etmesede çok büyük bir rol oynuyor hayatımızda. Hep derim hiç düşünmüyor musun biz neden farklı günlerde, saatler ve hatta dakikalarda dünyaya geliyoruz. Bir burç insanı size gelmiyorsa uzak durun zorlamaya gerek yok. Evet insanın kendi fıtratıda var tabi. Hatta insanın isminin bile bir insan ilişkisini etkiliyor. İsim vermeyeceğim ama iki isim ile yıldızlarım hiç bir şekilde uyuşmuyor. Bir ara iyi olsam bile patlak veriyor bir gün ve yollar ayrılıyor. Zamanla herkesin herkes ile iyi olmak zorunda olmadığı ve iki insanında iyi olduğunu ama birbirlerine iyi gelmediğini öğrendim. Bu her türlü ilişkide geçerli: eş, arkadaş hatta kardeş. O yukarda negatif (pozitif olmayan) dediğim insan bile belki başka bir insana iyi geliyor ve pozitiftir. Bilmiyoruz, bilemeyizde ve bilmekte zorunda değiliz hiç bir zaman. Bilmemizi gerektiren bir şey varsa oda herkes ile iyi ayrılmak yada ayrılmamak. Ayrılmamaktan kastım kimseye kalkıp yollarımız ayrıldı demek zorunda değilsiniz günlük konuşmadığınız bir insan ise tabi. Yollar ayrılır bu insanın doğasına aykırı bir şey değil. Ama benim eskiden çok samimi olduğum bir arkadaşım geçen senenin sonunda “yeni yıl yazısında” yazdığım gibi senenin sonunda uzun bir yazı yazdım iki arkadaşa ve bu sene görüşemedik ama seneye görüşelim yazısınıda ekledim bunun üzerine bence yollarımız ayrıldı demesi çok kırıcı gelmişti bana. Evet bende biliyordum ama dile getirmek hiç bir zaman istemedim. O benden cesaretli çıktı ve yollarımız ayrıldı dedi. Dedim ya doğum günlerini önemserim kimseden değil ama senenin sonunda yollarımız ayrıldı yazan o arkadaştan bekledim yazmasını ve gerçekten doğum günümü kutladı. Laf lafı açmadı. Açmazda artık çünkü yolar ayrılmıştı ve bu dile getirilmişti. Sonra 2 haftadır bir bitirmediğim Saba Tümer’in kitabının son sayfalarını okudum “Affetmenin Gücünü Keşfet” bölümü resmen nokta atışı yaptı anıma ve bu yazıma. Çok iyi bir gün geçirmemiştin. Kalbim kırılmıştı ama tek kırılmadım, kırdımda. O kadar sinirliydim ki sinir sırtıma vurmuştu her zaman ki gibi. Neyse yazdım, yazdım ve daha çok yazdım ama sona gelemedim. Ilk defa bir yazı beni bu kadar zorladı. Ama sonuna gelebildim şükür. Affetmenin hayatımızda çok büyük bir önemi var. Evet insanız. Her insan müslüman olarak dünyaya gelir diye öğretmişlerdi bize çünkü hristiyanlıkta vaftiz edilmeden hristiyan olunmuyor. Ama her müslüman ise insan olarak dünyaya gelir diye bir şey yok. Demek istediğim önce insanız ve hep öyle kalacağız. Müslümanlığın Allah ile arada olan bir şey, insanlığın ise kendi aranda olan bir şeydir. “Allah rızası için affediyorum!”, “Allah rızası için bu iyiliği yapıyorum!” vb. sözler kurabilirsin ama bence kurmaman lazım. Önce insanlığın sonra müslümanlığın gelir. Bir insan sana iyi gelmiyorsa gelmiyor “Allah rızası için onun halen oturup kalkıyorum.” mantıkı bir eylem değildir. Bir insan sana kötü davranıyorsa sende ona kötü davranabilirsin insansın çünkü ama iyi insan kalamazsın bunu anlamam lazım. İyi insan doğmazsın, iyi insan olmak senin seçimdir diye bir söz gözüme çarpmıştı bir gün. Evet öyle kötü olayın karşında bile iyi kalabiliyorsa bu senin saf veya gerizekalı yapmaz ama iyi insan yapar. Zaten bizim buraya gelme amacımız iyi insan olmak değil miydi? Niye unuttuk bunu. Belki hiç aklımıza yerleşmedi bilene. Ama neyse inşallah hatırlatabilmişimdir yada aklınıza yerleşmesinde yardımcı olmuşumdur.
Affedin bee. Şaka gibi sırtımın ağrısı bile geçti affetmeyi düşündüğüm an. Daha gidip benim kalbimi kıran kişi ile konuşmadan sırtım ağrısı gitti. Size tavsiyem bir insan size ne yaparsa yapsın affedin. Yıl 2015’di galiba herkes bir acı, herkes bir öfke içinde idam gelsin diye ortalığı yıkıyorlar sosyal medyada. Özge Can Aslan ‘nın babasınla bir röportaj yapıldı ve adam dediki sevgi olsa böyle bir şey olmazdı. Sevgiyi yayın. Ben o şaşkınlığı halen unutamıyor. Herkes kan kusuyor ve sen ocağına yanan sen bu güzel tepkiyi nasıl verirdin. Şimdi anlıyorum kişisel gelişmede bilmiyorum ama insanlıkta seviye anlatmıştı. Oluyor kalbimiz kırılmış olabilir, hatta paramparça olmuş olabilirsiniz. Bende kırılıyorum hatta zamanında paramparça oldum ama sonra o parçalara baktım ve aralarından en iyilerini seçtim yeni bir ben oluştu. Çok mu intikam istiyorsunuz o zaman konuyu kapatın Allah mı diyorsunuz, evren mi diyorsunuz sizin o kapattığınız konuyu çok güzel ele alacaktır inan :)
8 Agustos 2022
Rezillik
Bazı insanlar sana ne kadar değer veriyorum deselerde. Değer verme anlayışı kıt olduğundan sana isterse verebiliceği tüm değerleri versin. O insan sana hiç bir zaman hak ettiğin değeri veremeyecektir. Senin bunu farkettiğin zaman halen o insan ile bir ilişki ne tür bir ilişki olursa olsun. Bu ilişki arkadaşlık, dostluk içinde geçerli. O ilişkiyi sürdürmek rezillikten başka bir şey değildir…
27 Nisan 2021
On Gün İçinde Öğrendiğim
Bu son on gün içinde instagram üzeri öğrendiğim bilgiyi sizler ilede paylaşmak istiyorum. Birincisi titreşimi yükseltmek. İkincisi dengeli olmak. Üçüncüsü başkalarını eleştirmemek.
Titreşim Yükseltmek
Peki ne işe yaracak bu yüksek titreşim ve nasıl yükselteceğiz? Şanslı bir insan olmamızı sağlayacak. Titreşimi yükseltmenin 9 yolu var bunlar: 1. Kendini severek ve harika bir insan olduğunu kabul ederek başlaman lazım. 2. Kendini eşsiz olarak kabul etmen ve yüceltmen gerekir. 3. Şansına ve kaderine güvenmen gerekir. 4. Gülümsemen ve insanlara içindeki güzelliği hissettirmen gerekir. 5. Kendine inanman ve hayallerini takip etmen gerekir. 6. Hayata aşık olman gerekir. 7. Evrenin enerjisine uyum sağlaman gerekir. 8. Güzelliklere ve pozitife odaklanman gerekir. 9. Muhteşem bir geleceğin olduğuna inanman gerekir. Bu 9 Yolu daha ayrıntılı bir şekilde @kuantummanyetizma hesabından okuyabilirsin.

Dengeli Olmak
Gelelim ikinci öğrendiğim bilgiye. Dengeli olmak. “Siz neyin fazlasına sahipseniz evren onun zıttını gönderir. Siz “fazla” cesursanız, korkaklarla, “fazla” merhametliyseniz zalimlerler sınanırsınız.” Yazısı @cezmikalorifer ‘de okudum ve ondan beri kafamda. Bu yazıyı okuduktan sonra gerçekten hep zıt insanları çekmişim bu iyi ve kötü anlamdada zıt. Ve bunu düşünürken aklıma bu ayet geldi “biz kaderini kendi çabanıza bağlı kıldık” Isra suresi 13. ayet. karşımıza çıkan insanlar kaderimiz. Ve bunu yönetmek kendi elimizde..
Başkalarını Eleştirmemek
Evet son olarak “başkaları aşağılamayın çünkü bilinçaltınız sizi diğer insanlardan ayırt edemez. O sadece kelimeleri duyar ve kendiniz hakkında konuştuğunuza inanır. “Diğerlerini eleştirmek yerine onları övün.” @kisiselgelisim.farkindalik Annemle bu bilgiyi paylaştığım zaman Peygamber efendimizin (s.a.v) büyük konuşma sözünü hatırlattı bana. Şimdi düşünürsem büyük konuştuğum konular oldu ve onlardan sınandım biri üniversite hayatımdı. Anlamazdım neden başlayıp bırakanları, hiç branşı olmayan üniversiteyi seçenleri. Aslında üniversite hayatım iyi gidiyordu başta ama başlamadan bitti diyebiliriz. Birde biri vardı ezik ve gerizekalı demiştim ona. Kendimi o kadar uzun bir süre ezik ve gerizekalı hissetmiştim ki anlatamam. Belki hissetmekten fazlasını yaşadım. Ama kaç gündür artık kardeşim dahi olsa eleştirdiğimi fark ettiğimde Allah’ın Et-Tevvab (Tövbelerin kabul olması) ismini zikir ediyorum. Esmaları hayatıma girmesinde bir payı olan Saba Tümer’ede burdan teşekkür etmek isterim tekrardan.
21 Nisan 2021
Kendini Sevmek
Bugün @kisiselgelisim.farkindalik mesajlarını okurken en çok dikkatimi çeken söz “İnsan önce kendini sevmeli” sözüydü. İşte bu söz günlerdir ihtiyacım olan sözmüş. Eskiden kendimi sevmiyordum. Kendimi hep mankenler ile kıyaslıyordum 😅 hemde öyle böyle değil Adriana Lima’larla, İrina Shayk’lerle. Ama sonra kendimi sevmeyi öğrenmiştim zamanla. Ama şu an farkettim ki kendim ne demek onu düzgün anlamamışım. Sadece bedenden oluşmuyoruz. Hatta en çok karekterden oluşuyoruz onu fark ettim. Hatalarınız ile kendinizi sevin diyorlardı. İnsan nasıl sever hatalarını anlamıyordum. Meğerse hatalardan aldığımız dersleri sevecekmişiz. En çok yaptığım hatam birilerinin üstüne hayaller kurmaktı. Sevdiğin, hoşlandığın insanın üzerine öyle hayaller kuruyorsun ki. Gerçeği unutuyorsun yada görmezden geliyorsun. Kendi ayaklarının üzerinde durmak yerine başkaları üzere hayaller kurmak. Şu an düşünüyorumda çok saçma değil mi? Başkasını değiştiremezsin ama kendini değiştirebilir, geliştirebilirsin. Hayat öyle güzel şanslar sunuyor ki insana değişmeyi isteyince. İnanın kaygılarınızda azalacak hayatı kendi üzerimize kurunca. Birlikte olmadığın biri üzerine bile: “Ya sevmezse, ya aldatırsa, ya boşanırsak? “ vb. şeyler takıyorsun kafaya. Oysa kendini seversen hiç bir şeyi takmayacaksın kafana. Tabi hiç bir şeyi deyip abartmamak lazım. Sınavlarımız olacak, işlerimiz olacak ama hepsi inanın daha güzel geçecek ve olacak. @melisaycadegirmencioglu koyma sebebim kendini sevmeyi keşfetmiş biri olduğunu düşünüyorum. İyki varsın MAD! Sadece doğum gününde mi iyki varsın denir? 🤪 #MelisAycaDeğirmencioğlu